top of page

ÇİÇERO YÜZYILIN CASUSU - DİELLO ELYESA



YORUMLAR:


Yazarı Diello Elyesa tarafından kaleme alınan eserde 2. Dünya Savaşı’nın kaderini tayin eden önemli ajanlardan olan Elyesa Bazna (nam-ı diğer Çiçero)’nın kısa hayat hikayesi ve Türkiye İngiliz Büyükelçiliği’nde yürütmüş olduğu ajanlık faaliyetleri kendi ağzından ifadelerle konu edilmiştir.


İlk aşamada Alman Konsolosluğu’nda görev alan ve sonrasında İngiliz Konsolosluğu’na sevdiği kadının yardımı ile kendisini aldırtan Çiçero, bu çalışmaları esnasında Almanlara para karşılığında büyükelçiliğe gelen bütün belgelerin fotoğraflarını teslim etmiştir. Ancak daha sonradan da ortaya çıktığı üzere bu paraların Alman hükümeti tarafından sahte olarak basılan Sterlin olduğu ortaya çıkmış ve bu yüzden Çiçero son yıllarını Almanya’da yoksulluk içinde geçirmiştir.


Teslim edilen belgeler arasında Normandiya Çıkarmasının nereden yapılacağına ilişkin telgraf dahi bulunmakta olup, Türkiye’nin Yunanistan’a çıkartma yapmasının desteklenerek Ruslara destek verilmesi konuşulmaktadır. Bununla birlikte, Almanya’nın ilerlemesinin en kısa ve kolay şekilde durdurulmak istendiğine dair telgraflar mevcuttur. Ancak savaşın başından beri Türk kökenli olan ve MİT tarafından İlyaz Bazna olarak anılan Çiçero’nun Türkiye’nin tarafsızlığını sağlamak için iki taraflı çalışan bir ajan olarak görevlendirildiği kitabın giriş bölümündeki resmi yazılar arasında da dikkat çekmektedir. İlgili yazılar alıntılar kısmına da eklenmiştir.


Gerçeklerin ortaya çıkması ile dünya sahnesinde Türk istihbaratçılığının gelişmişliğinin örnek alınarak CIA teşkilatının kurulduğu dahi eserde geçen şaşırtıcı bilgiler arasında yer almaktadır.


Eserde, sürekli görüldüğü üzere, her ne kadar savaşın İngiltere, Rusya ve Almanya gibi süper güçler arasında geçtiği hissedilmekte ise de, tarafların sürekli Türkiye’yi yanlarına çekmek istediği her yazılı ve sözlü beyanda açıkça görülmektedir. Konumu ve askeri gücü sebebiyle savaşın seyrini girdiği tarafın lehine değiştirme etkisine sahip olsa da, savaş sonrasında birinci dünya savaşından sonra olduğu gibi bu ülkeler tarafından paylaşılma riski olduğundan bu yöntemin tercih edildiği aşikardır. İkinci Dünya Savaşı dönemindeki Türkiye’nin durumu göz önüne alınırsa söz konusu ihtimalin gerçekleşme olasılığının yüksek olduğunun ifade edilmesi gerekir.


Kaldı ki eserde, Türkiye’nin zorla savaşa sokulmasını sağlamak için Yunanistan’a gönderilecek birliklerin kışkırtması hedeflenmiştir. Böylece Türkiye, Yunanistan’a müdahalede bulunarak Müttefik Devletlerin yanında savaşa sokulmak istenmiştir. Söz konusu plana ilişkin belgeler Çiçero’nun eline geçmiş ve Türkiye’ye iletilmiştir.


Birçok gizli bilgiye çok hızlı ve detaylı bir şekilde ulaşıp tüm bu işlemleri para karşılığında gerçekleştiren Çiçero’ya Alman istihbaratının bir türlü güvenemediği görülmektedir. Hatta Normandiya Çıkarmasına ilişkin bilgiler gönderilmiş olsa dahi, Hitler bu bilgiyi kulak ardı ederek Çiçero’nun kendilerini yanıltmak amacıyla İngilizlere çalışan bir ajan olma ihtimalini düşünmüştür.


Sonuç olarak eser, Çiçero’nun ağzından yaşadıklarını roman türü bir anlatımla okuyuculara sunmayı başaran ve her yaştan insanın kesinlikle okuması gereken değerli kitaplardan birisi olduğunu göstermektedir.


ALINTILAR(*):

  1. 31 Ekim 1943 yılından itibaren Nisan 1944’e kadar Çiçero tarafından Almanlara verilmeye başlayan belgeler arasında, Normandiya Çıkarmasının gizli planları da bulunmaktadır. Bazna, İngilizlerden öylesine önemli belgelerin fotoğraflarını alarak Almanlara satmıştır ki; Trakya’ya müttefik güçlerin radarlarının yerleştirilerek, Romanya’daki petrol sahasına uçakların ulaşımının sağlanması ile ABD Başkanı Roosevelt, İngiltere Başbakanı Churchill ve Türkiye Cumhurbaşkanı İnönü arasındaki görüşmelerin tutanakları Almanların eline geçmiştir.

  2. Müttefik güçlerinin Türkiye üzerinde gerçekleştirdiği operasyonlar ve Türkiye üzerinden Sovyetlere ulaştırılan silahlar artık güvenilir bir ajan olan Bazna tarafından iletildiği için tamamen gerçekti.

  3. Nazi Almanya’sı Dışişleri Bakanı Ribbentrop ve Hitler, Bazna’nın ikili oynayan bir İngiliz ajanı olduğunu düşünmekteydi. Normandiya Çıkarmasının planı da dahil olmak üzere birçok belge ulaştıran Bazna, Hitler’in de güvenini kazanamamıştı. 1943 yılında Bazna’nın ulaştırdığı bilgilerle dolu olan konferans salonunda konuşan Hitler, “Müttefik Kuvvetler batıdan değil, Balkanlar’dan ya da Norveç tarafından saldırıya geçecek” diyordu. Bazna, İngilizlerden öylesine önemli belgelerin fotoğraflarını alarak Almanlara satmıştır ki, Almanlar dahi şaşırmışlardır. Aslında Hitler’in belgelere itibar etmemesinin asıl sebebi bu kadar önemli belgelerin ele geçirilmesinin mümkün olmadığına inanmasıdır. Eğer mümkün değilse, sahte ve bir ters operasyon söz konusudur Hitler’e göre.

  4. Mit, son derece teknik ifadelerle de olsa, asıl detayı vermekten çekinmiyordu: “Özveri ve vatan sevgisi ile dolu olarak, çok sınırlı teknik ve parasal imkanlarla görev yapan MAH’ın Kontr Espiyonaj unsurları bu dönemde, hayati değerdeki bilgi, belge ve manevra olanaklarını siyasi iktidara sunarak Türkiye’nin savaşa sokulmamasında etkin rol oynamışlardır. Başka bir ifadeyle, Kontr Espiyonaj unsurlarının operasyonel zeka ve yönlendirmelerinin, dönemin siyasi konjonktür ve MAH’ın yapısal tablosuna göre çok önde ve ileri bir seviyede olduğu görülmektedir Bu çalışmalara örnek olarak, Çiçero (İlyas Bazna)’nun çok taraflı ve maksatlı arayışlarının, bu operasyonel zeka ile ortaya çıkarılması ve entelijans konusunda önemli sonuçların alınması gösterilebilir. (Not: MAH: MİT, 6 Ocak 1926 yılında kurulduğunda ilk adı Milli Eminiyet Hizmetleri Riyaseti’ydi. Baş harfleri kısaltılınca “MEH” gibi neye benzediği pek de bilinmeyen bir kelime çıkıyordu. Bu yüzden Atatürk, kısaltmalarda MAH rumuzunun kullanılması emrini vermiştir. Teşkilatın sadece kendisi değil, adı da gizli tutulduğundan bu kısaltma, kimileri tarafından Milli Asayiş Hizmeti türünden tuhaf okumalara konu olmuştur. Yalan yanlış okuyup, yalan yanlış okuduklarını rapor haline getirerek kendi ülkelerinin istihbarat birimlerine geçen gizli görevliler, yanıldıklarını epey sonra anladılar. Anladıklarında da, teşkilatın ismi yeniden değiştirildi. 6 Temmuz 1965 yılında bugün bildiğimiz Milli İstihbarat Teşkilatı ismi konuldu. )

  5. Bazna Türkiye’de ekonomik açıdan düştüğü kötü durumu kurtarmak amacıyla gittiği Almanya’da, büyük bir sefalet içinde 1970 yılında ölmüştür.

  6. Berlin’in Balkanlar’daki müttefiklerinin, yeterince çabuk kontrol altına alınamaması milyonlarca kişinin felaketi oldu ve Doğu Avrupa’da Rus egemenliğini kaçınılmaz kıldı. İstanbul’dan yollanan istihbarat, müttefik uçaklarının Alman endüstrisini yok etmesine ve savaş süresinin kısalmasına yardım etti. İstanbul’daki çekişmeler, soğuk savaşta belirleyici oldu. Türkiye’de kazanılan deneyim savaş sonrasında ABD istihbaratı CIA’in kurulmasında temel oldu. Her iki taraf da Türkiye’nin gizli operasyonlar açısından stratejik önemini kabul ediyorlardı. Almanlar, Sovyetleri yenmek ve Orta Doğu’ya girmek için Türkiye’ye ihtiyaç duyuyordu. İngilizler, Balkanlar’ı ve Orta Doğu’yu denetleyebilmek için Türkiye’den üs ve destek istiyordu.

  7. Stalin, Kırım Tatarlarını ve binlerce Kafkasya Türkünü önlem olarak Sibirya’ya sürmüş, bir kısmını da propaganda ile aldatarak Almanlara karşı cepheye koymuştur. Ne yazık ki hem Almanlar hem Ruslar kendi gayeleri uğrunda saflarına kattıkları binlerce Asya Türkü’nü cephelerde asker olarak kullanarak, Gamalıhaç ile Kızılyıldız arasında yok etmişlerdir.

  8. Çiçero kod adlı Arnavut asıllı Türk ajan Elyesa Bazna her ne kadar casusluk faaliyetleri sebebiyle bir dönem zengin olsa da maalesef hayatı sefalet içinde sona ermiştir.

  9. Elyesa Bazna “Aslında casus olmakla hırsız olmak arasında fazla bir fark yoktur. Amaç çalmak. Hırsız mücevher çalar, ajan ise sırları.”

  10. Eğer Almanlara karşı İngiliz planlarına ihanet edersem onların Türkiye’ye saldırmadan yenilgiye uğratılacağını ve Türkiye’nin, İngiliz adımlarının Almanya tarafından denetlendiğini gördüğünde Müttefik Kuvvetler tarafında savaşa girmeye çekineceğini düşündüm. Böylece ülkemin tarafsızlığına hizmette bulunmuş olacaktım.

  11. Moyzisch benim kimliğimi açığa vurmamı sağlamaya çalışıyordu. Bana Çiçero takma ismini vermişlerdi. Çünkü Çiçero önemli fikirleri ile ünlü bir Romalıydı. Herr Von Papen benim getirdiğim belgelerin de çok önemli olduğunu düşünüyordu.

  12. Çekebildiğim her şeyin fotoğrafını çekiyordum. Telgraf numarası 1594. Londra’dan Dış İlişkiler Ofisi’nden, Ankara’daki İngiliz Büyükelçisi’ne gelmişti. Telgrafta şunlar yazıyordu: “Yıl sonuna kadar Türkiye’yi savaşa sokmak için, Moskova’da imzalanan yükümlülüklerinizi bildireceksiniz.” Telgraf İngiltere’nin Dışişleri Bakanı Bay Eden tarafından imzalanmıştı.

  13. Churchill sonra hatıralarında şunları yazmıştı: “Eğer Türkiye’yi kazanmış olsaydık hiçbir insan, gemi veya uçak kaybetmeden, deniz altılarla ve hafif donanmalarla Karadeniz’e hakim olabilirdik. Böylece, Rusya’ya destek vererek ve onun ordularının daha az maliyetle ve daha kalabalık bir şekilde Kuzey Denizi ve İran Körfezi’ne ulaşmasını sağlayabilirdik”.

  14. Yalnızca Amerikan gizli servisi için çalıştım,” diye yazmıştı Cornelia. “Moyzisch, benim ne yaptığımı hiçbir zaman öğrenemedi. Her akşam Berlin’den Alman Elçiliği’ne kurye ile gelen postaları açma görevini üstlenmeden önce de biliyordum Çiçero’yu. Yalnız ve rahatsız edilmeden çalışma imkanım olduğu için, Berlin’den gelen belgelerin kopyasını almak için yeterli zamanım oluyordu. Bu belgelerden Çiçero’nun İngiliz Elçiliği’nde çalıştığı netleşmişti. Bu kopyaları her akşam Amerikalılara gönderiyordum. Amerikalılar bir keresinde akşamları Moyzisch ile buluşan ve arabasının içine atlayan bu adamı görüşlerdi. Bu Moyzisch ve Çiçero’nun Ankara sokaklarında kovalamaca oynadığı geceydi. Amerikalılar Çiçero diye bilinen adamın etten ve kandan oluştuğunu biliyorlardı. Onun kimliğini bulmak benim görevimdi”.

  15. Overlord kelimesi benim fotoğrafını çektiğim dokümanlarda yığın haline gelmişti. Pratikte bunun Rusların kendi müttefiklerine baskı yapmak için kullandıkları bir takma isim olduğu kuşkusuzdu. Bu da Normandiya Çıkarması demek oluyordu. Roosevelt, Stalin ve Churchill’in niyetlerini anlamak mümkündü. Churchill, Türkiye’nin savaşa girmesini istiyordu. Yunanistan’a bir saldırı düzenlemeyi planlıyordu. Türk desteğiyle Selanik’i almak ve Balkanları istila etmek niyetindeydi. Böylece Rusya da dahil Batı Müttefikleri ortada kalakalmalıydılar. Fransızlar başarılı bir saldırı gerçekleştirene dek müdahale etmeyeceklerini söylediler. İngilizler, Türkiye’nin katılımını ve Fransa’nın önüne geçmek için Yunanistan’ın istilası edilmesini istiyordu.

  16. Papen Türk hükümetiyle başarılı bir aracılık yapmıştı. Benim tarafımdan ele geçirilen ve Ankara Hükümeti’ni şaşkınlığa uğratan gizli anlaşmalarla ilgili bilgisi, Türklerin kendilerini bu kanlı işten kurtarmalarına imkan sağlıyordu. Türk Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu’nun İngiliz Büyükelçiliği’ne yardımcı olma cevabı, “hayır” olmuştu. Bunun fotoğrafını çektim.

  17. Moyzisch’in, Çiçero Operasyonu adlı kitabının yayınlanmasından sonra, evin genelinde bu utandırıcı soru gündeme gelene dek, altı yıl boyunca İngiliz Hükümeti, Çiçero hakkında bir basın açıklaması yapmamıştı.

  18. ABD’liler, Skola isminde eski bir toplama kampında kalan birini buldular. Konuşmaya çekiniyordu. Çünkü sahte para basımına yardımcı olduğu için ağır suç işlemiş olmaktan korkuyordu. Esasında başka bir seçeneği yoktu. Sorgusu tamamlandığında tedavüle yaklaşık 150 milyon sterlin sürülmüş olduğu sonucuna varıldı. İngiltere Bankası bu bilgiyi elde ettiğinde Almanların taklit ettiği tedavüldeki tüm banknotları sessizce geri çekmeye başladı. Resmi gizlilik devam ettirildi. Çünkü İngilizler uluslararası para piyasasında itibar kaybından korkuyorlardı. Bu devasa sahtekarlıkta rol alan Almanlar 29 milyon Richs Mark değerindeki bu sahte banknotların Türkiye’ye Sterlin’in değerini sarsmak ve bir Alman ajanına ödeme yapmak için gizlice sokulduğunu açıkladılar.

DEĞERLENDİRME:


Konu: Eserde 2. Dünya Savaşı’nın kaderini tayin eden önemli ajanlardan olan Elyesa Bazna (nam-ı diğer Çiçero)’nın kısa hayat hikayesi ve Türkiye İngiliz Büyükelçiliği’nde yürütmüş olduğu ajanlık faaliyetleri kendi ağzından ifadelerle konu edilmiştir.


Üslup: Bir otobiyografi ve biyografi karması şeklinde derlenen eserin anlatımının roman türüne özgü akışlar ve olay örgüsü ile bezenmesi neticesinde okuyucu için hem takibi kolay hem de etkileyici bir kitap meydana gelmiştir. Kullanılan cümle yapılarının sade ve kısa olması sebebiyle anlatılmak istenen bütün detaylar net bir şekilde okuyucuya yansıtılabilmiştir.


Özgünlük: Eser, konusu itibariyle ajanlık faaliyetinin iç yüzünü bizzat ajan tarafından okuyucuya iletebilmesi ve yazılış türü bakımından da önemli teknikler barındırması sebebiyle özgünlük kriterini sağlamaktadır.


Karakter: Eser niteliği ve barındırdığı karakterlerin gerçek insanlar olması sebebiyle bu alanda değerlendirilmeye alınmayacaktır.


Akıcılık: Üslup bölümünde bahsedilen unsurlar göze alındığında, eserin en baştan sona kadar pür dikkat okunması gereken ve aynı derecede sürükleyici kitaplardan olduğunun ifade edilmesi gerekmektedir. Bu yönüyle de oldukça akıcı bir eser olduğunun belirtilmesi lazım gelmektedir. Eserin akıcılığını etkileyen menfi özellik olarak ise, bazı konuların birkaç defa farklı bölümlerde tekrar edilmiş olmasıdır.


Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:


Konu: 8,5

Üslup: 9

Özgünlük: 8

Akıcılık: 8


puanlarını alan eserin genel ortalaması ise, 8,4 puandır. Eser, 8 barajını dahi geçen nadir kitaplardan birisi olması bakımından her yaştan insanın okuması gereken önemli kitaplardan birisi olduğunu göstermektedir. Ülkemize ilişkin de önemli mesajların verildiği, bunun yanında dünya tarihinin görmüş olduğu en kıyıcı savaşın içine girilmeden istihbarat yöntemleri ile savaştaki dengelerin sürekli farkında olunmasının görülmesi bakımından önemli bir nitelik ihtiva etmektedir. Neticede en değerli varlık her zaman bilgidir.


(*) : Alıntılar başlığındaki bütün kısımlar:

ÇİÇERO Yüzyılın Casusu

Yazar: Diello Elyesa

Yayınevi: Elhamra Yayınları

Baskı: 7. Baskı – Ekim 2020

kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.

Comments


bottom of page