YORUMLAR:
Yazar Pradeep Chandra tarafından kaleme alınan ünlü aktör Aamir Khan’ın biyografisi niteliğindeki eser, aktörün hayat hikayesinden çok filmlerinin ve kariyerinin aşamalarını inceleyen bir nitelik ihtiva ediyor.
Ünlü aktörün küçük yaşlarında karar verdiği oyunculuk ve yapımcılık serüvenine ilişkin kendi açıklamalarından da yararlanılan eserde, oyuncuya dair yorumlarda bulunan ünlü sinema yorumcularının da ifadelerinden yararlanılıyor.
Birçok başarılı kişinin hikayesindeki ortak yönlerden birkaçına değinilen eserde, aktörün 6 yaşından beri kitap okuduğu, bununla birlikte mükemmeliyetçi kişilik yapısı sebebiyle aklına koyduğu bir hedefi gerçekleştirmek için elinden gelen her şeyi verdiği açıkça ifade ediliyor. Burada öncelikle bir şeyi elde etmek için her şeyi yapmanın bazen etik ve ahlak dışı yönlere de itebileceğinden bahsedilmesi gerekmekle birlikte eserde bu husus, kişinin kendisinin yapabileceği her şeyi yapması olarak ifade ediliyor. Zaten başarı, belirlenen bir hedefe her şeyiyle adanmış kişilere nasip olacak kadar kıymetli bir fedakarlık süreci olarak da tanımlanabilir.
Yetiştiği şartların Hindistan’ın ekonomik olanaklarına göre ortalamanın üstünde olduğu görülse de, bu durum hedefi olmayan bir kişi için önem taşımıyor. Hedefi olup bu gayesi uğrunda sebat ederek başarıyı yakalayan ünlü aktör gibi kişiler için bu durumun, şans veya talih olarak yorumlanmaması gerekiyor. Kaldı ki, filmlerinde de aynı temayı defalarca işleyen aktör, oldukça didaktik sinema filmleriyle öncelikle Hindistan sonrasında da bütün dünya ülkelerinin milletleri için örnek teşkil etmeye devam ediyor.
Filmlerinde adeta eski dönemlerin kitap yazarlarında olduğu gibi çok açık ve gerçekçi toplum tasvirleri gerçekleştirmeyi başaran aktör, hem girdiği roller hem de yapımcılığını üstlendiği filmler vasıtasıyla bunu bütün izleyicilere net bir şekilde sirayet ettirebiliyor.
Bununla birlikte notlar bölümünde ifade edilen röportajlardan bir tanesinde hikayenin mesajının önemli olmadığını önemli olanın izleyicileri eğlendirmek olduğunu ifade ediyor. Fakat önceki röportajlarında ifade ettiği ana temanın net bir cümle ile verilmesini hedeflediği didaktik eserlerinde tek amacının eğlendirmek olduğunu söylemenin zor olduğunu da belirtmek gerekiyor.
Sonuç olarak, yazarı tarafından Aamir Khan’a dair daha fazla detay bilgi ve cümleleri içermesinin beklendiği eserin daha çok bir sinema incelemesi niteliğine bürünerek üçüncü şahısların aktör hakkındaki yorumlarına sıkça yer vermesi okuyucusu için aktör hakkında düşündüğünden daha az bilgiye sahip olmasına vesile oluyor. Bununla birlikte aktörün sinema filmlerine ve yapımcılık kariyerine dair daha detaylı bilgi almak isteyen meslektaşları için dikkatle incelenmesi gereken bir eser olduğunu da belirtmek gerekiyor.
NOTLAR(*):
Aamir Khan “Bandra güvenli ve emniyetli bir banliyö gibi görünüyor. Sektörümüzdeki üç Khan’ın burada yaşadığını hatırlatmak isterim. Birisi Dilwala, diğeri Rangeela (Aamir Khan’ın oynadığı bir rol) sonuncusu ise Bodyguard.” Bu ünlülerin hepsi birbirine yakın yerlerde yaşasalar da lüks malikanelerinde gözlerden uzak yaşamanın tadını çıkarıyorlar.
Aamir Khan “Yapımcılık nankör bir meslek; çünkü koca bir ekibi işe aldıktan sonra bir şeyler ters gidince oklar direkt olarak size döner. Ama filminiz patladı diyelim, o zaman da övgüyü oyuncular alır, asla yapımcılar değil.”
“Aktör olmak istediğimi fark ettiğimde 16 yaşındaydım. Okul arkadaşım Aditya Bhattacharya, bana Paranoia adlı 40 dklik sessiz bir sinema filminde rol vermeye karar verdi. Filmin finansörü, 8000 rupi veren aktör Shreeram Lagoo idi. Film çekimleri sırasında ait olduğum yerin burası olduğuna emin oldum. “
Aamir Rang de Basanti filmi için anlaşmayı kabul edince Rakeysh Omprakash Mehra hem şaşırdı hem de mutlu oldu. Aamir’in bir grup genç aktörün arasına katılıp katılmak istemeyeceği konusunda şüpheliydi. Bu yüzden Aamir “tamam” dediğinde, onun ününe uygun şekilde rolünü daha önemli hale getirmesi gerektiğini düşündü. Ama Aamir’in bu teklifi reddetmesi onu şaşırttı. “Lütfen senaryo ya da benim rolüm üzerinde herhangi bir değişiklik yapmayın” dedi. “Bu role uyması gereken benim. Sizden rolü benim için uygun hale getirmenizi istemiyorum. Senaryonun bu halini sevdim.” Mehra kulaklarına inanamamıştı.
“Bir hedef belirlerim ve bu hedefe ulaşmak için bütün yolları denerim. Bunun olumsuz bir özellik olduğunu düşünmüyorum. Kuralcılık derseniz evet belki bir parça kuralcı olabilirim. Bu sanırım küçük yaşlarda satranç oynamaya başlamamdan kaynaklanıyor. Ama yine de aşırı kuralcı birisi değilim. Hayatımda kararlarımın çoğunu hislerime dayanarak aldım… okulu bırakmam, (ilk) evliliğim ve aktör olmaya karar vermem gibi pek çok karar alık dürtülerle alınmıştır.”
Bobbly filminde Aamir’in canlandırdığı bir karakterin arkadaşlıkla ilgili “Arkadaşlıkta tek bir kural vardır hanımefendi: özür dilemek yok, teşekkür etmek yok. Eğer arkadaş olmak istiyorsan, arkadaşlığın getirdiği sorumlulukları da yerine getirmelisin” sözleri filmle birlikte oldukça popüler olmuştur.
Hiç içki içmemesine rağmen, Raja Hindustani filminde canlandırdığı sarhoş adam karakteri için neredeyse bir şişe votka içti. İçtiği her kadehte kendisini son derece rahatsız hissetse de sahne tamamlanıncaya kadar içmeye devam etti. Ghulam filmindeki bir sahnenin çekimleri sırasında hareket halinde olan bir trenin önüne atlayarak hayatını tehlikeye attı. Mangal Padley rolüne uygun olması için saçlarını ve bıyıklarını uzatarak görüntüsünü değiştirdi ve bu değişim onun bir yılını aldı. Aamir, oynayacağı karakterlere bürünmek için sadece fiziksel acılara katlanmakla kalmaz, aynı zamanda sahnenin mükemmel olmasını sağlamak için insanları ve olayları da manipüle eder.
Son 5 yılda aktör, yediği içtiği şeylere çok daha fazla dikkat etmeye başladı. “İnsanın yediği şeylerden ibaret olduğunu anladım. Bu yüzden yediklerime dikkat ediyor, spor yapmaya ve yeteri kadar uyumaya özen gösteriyorum. Her gün altı küçük öğünüm var ve yiyeceklerimin ölçücü çok dengeli.”
“Filmlerin kendilerine ait hayatları vardır. Tıpkı yabani atlara benzerler. Onları dizginleyemezseniz sizi olmadık yerlere götürebilirler.”
Aamir filmlerinin tanıtımı için özel çaba sarf ediyor ve aklı bu filmleri en iyi nasıl pazarlayabileceği konusunda çok iyi çalışıyor. “Ben her zaman vurucu bir cümle bulmaya çalışırım. Sanırım bu filmin başarısı için hayati önem arz ediyor. Arkanıza yaslanıp filmin ana mesajını basit bir cümleye indirgemelisin” diye açıklıyor.
Ancak tüm bunlar onun yaptığı filmin kalitesini asla etkilemiyor. “ Bu, benim film seçimlerinden taviz verdiğim anlamına gelmiyor. Ancak ben iddia edildiği gibi bir pazarlama gurusu değilim… Benim için pazarlama denilen şey insanlara ulaşabilmektir. Bunun için yaptığım şeyler kendiliğinden ortaya çıkıveriyor,” diyor Aamir.
“Benim için yeteri kadar iyiyse herkes için yeteri kadar iyidir,” diyor Aamir.
Aamir tıpkı filmlerinde olduğu gibi Urdu şiirlerinden Shakespeare’e, otobiyografilere ve romanlara kadar kitap seçimlerinde de son derece özenli davranıyor. Aamir şöyle diyor, “Eve girer girmez elime bir kitap alırım, uzaktan kumandayı değil. Altı yaşımdan beri kitap okuyorum”. “Şu ana kadar oyuncular ve çekim ekibi arasında kriket maçı oynanmamış tek bir filmim dahi olmadı” diyor.
“Göl ırmağa doğru akıyor, ırmak da okyanusa… Ama okyanusun suyu nereye akıyor? Bunu kimse bilmiyor…”
“Ben bir senaryo seçerken seyircileri düşünmem. Kendimi düşünürüm. Senaryoyu sevmem gerek. Daha sonra seyircileri düşünmeye başlarım. Hikayeyi kimseyi sıkmadan nasıl anlatırım diye kafa yorarım. Filmden tek bir beklentim vardır. Filmin mesajı benim için önemli değil. Önemli olan sizi sıkmamam. Sizin isteğiniz şeyin eğlenmek olduğunu biliyorum. Filmin tek sorumluluğu size bu eğlenceyi sağlamaktır.”
Yetenekli tüm starlarda olduğu gibi Aamir’de de bir narsistlik var; ancak bu onun yaptığı işi gölgede bırakacak türden bir narsistlik değil. Onun sürekli daha ileri gitmesini sağlayan güvensiz bir tarafı da var. Gençken tenisçi olmak istemiş ancak bunun için gerekli antrenmanlara ayak uyduramadığından bırakmak zorunda kalmıştı. Dersini aldığını Firstpost’ta şöyle anlatıyor; “Aktör olursam her gün antrenman yapmak zorunda kalmam diye düşünmüştüm. Ama asla yetersiz olmama izin vermem.”
Aamir’in 3 Aptal filminde canlandırdığı karakterin sürekli tekrarladığı gibi “Mükemmelliğin peşinden gidin, başarı zaten arkasından gelir.”
DEĞERLENDİRME:
Konu: Ünlü aktör Aamir Khan’ın biyografisi niteliğindeki eser, aktörün hayat hikayesinden çok filmlerinin ve kariyerinin aşamalarını konu ediniyor.
Üslup: Yazarın eserde biraz daha roman niteliğindeki anlatımları ile birçok okuyucunun dikkatini çekmesinden ziyade araştırmacı gazeteci gibi kariyer aşamalarını tek tek özetlemesi kitabın okuyucuya ilham verme konusundaki tesirini azaltma etkisi gösteriyor. Bu durum aynı zamanda eserin, takip edilmesini zorlaştırırken bazı kısımlarda durağanlaşmasına sebep oluyor.
Özgünlük: Eserde aktörle ilgili verilen bilgiler okuyucular için bazı ilhamlar verebilecek nitelikte olsa da, bu durumun tam manasıyla kullanılamaması sebebiyle özgünlük hususunda beklenilenin altında kaldığını belirtmek gerekiyor.
Karakter: Eser niteliği itibariyle bu kategoride değerlendirilmeyecektir.
Akıcılık: Üslup bölümünde ifade edilen hususlar ışığında eserin sürükleyici bir anlatıma sahip olması mümkün olsa da, ne yazık ki akıcılık unsurunda beklenilenin altında kaldığını belirtmek gerekiyor.
Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:
Konu: 8
Üslup: 5
Özgünlük: 7
Akıcılık: 6
puanlarını alan eserin genel ortalaması ise, 6,5 puandır. Eser niteliği ve işlemiş olduğu ünlü aktör sebebiyle birçok insan için daha ilham verici olmayı taahhüt etmekte ise de, yazarın anlatım biçimi ve eserin hazırlanış yönü bakımından beklenilenin altında kaldığını ifade etmek gerekiyor. Yine de, Aamir Khan’ın başarı öyküsündeki bazı detayları yakalayıp bunlardan ders çıkarabilmek için incelenmesini tavsiye etmek gerekiyor. Özellikle sinema sektöründe çalışmak isteyen aktör adayları ve yeni yapımcılar için önemli dersler içerdiğini de belirtmek gerekiyor.
(*) : Notlar başlığındaki bütün kısımlar:
BÜTÜN RENKLERİYLE AAMİR KHAN
Yazar: Pradeep Chandra
Yayınevi: Martı Yayıncılık
Baskı: 1. Baskı – Ekim 2016
kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.
Komentar