YORUMLARIM:
Edgar allan Poe’nun hikaye derlemesinden oluşan eserinde, gerek olay bazlı gerek durum bazlı bazı kısa hikayelere yer verilmiştir.
Hikayeler, genel manada ana karakterlerin iç dünyasındaki düşüncelerini ve yaşadıkları gündelik yaşamdan bazı sorunları konu etmektedir. Bu yönüyle eser, günlük hayatımızda aklımızdan geçirdiğimiz kötü ya da iyi düşüncelerin (genel olarak kötü) gerçeğe dönüştürüldüğünde neler olabileceğine ilişkin önemli bir emsal eser olarak da telakki edilebilir.
Bununla birlikte, yazar birçok hikayesinde günlük olayları konu edinmesine karşın, karakterlere verebildiği birçok yetkinlik ile sürükleyici kısa senaryoları dahi bu tarz durum bazlı hikaye başlangıçlarından çıkarabildiğini göstermektedir. Yazar hem durum bazlı bir hikayenin sürükleyici olmasını sağlamış hem de hikayeyi olay bazlı türe dönüştürmeyi sansasyonel şekilde başarabilmiştir. Bu yönüyle eser, oldukça zengin bir anlatım yapısına ve adeta okuyucusuna yazarın gerçek hayatına ilişkin de birçok parça barındırdığını hissettirmektedir.
Dolayısıyla eser, içermiş olduğu sıra dışı fikirleri, yazarın karakterler aracılığı ile okuyucusuna iletmiş olduğu özdeyiş ve felsefi düşüncelerin yanında beklenmeyen bir olay örgüsü sayesinde kendisini baştan sona kadar rahat bir şekilde okutmayı başarmıştır. Bazı hikayelerinden önemli dersler çıkarılmasına da vesile olacak şekilde tasarlandığını göstermektedir.
Sonuç olarak eser, özellikle yazarın diğer eserlerinde görülen sıra dışı anlatım tekniklerini tahlil etmek isteyen genç yazar adayları ve olağanın dışında kitaplar okumak isteyen hikaye okuyucuları için kesinlikle incelenmesi gereken kitaplardan birisidir.
ALINTILAR(*):
“Pompey, seni rezil zenci!” diye ciyakladı general, “Damağım olmadan dışarı çıkmama izin vermezsin, sanırım”. Zenci hemen özür dileyerek efendisinin yanına gitti, bir jokey havasıyla efendisinin ağzını açtı ve nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde, son derece beceriklice tuhaf görünümlü bir makineyi ağzın içine yerleştirdi. “Lanet olası serseriler!” dedi, sesi öyle gürdü ki, bu değişim karşısında irkildim. “Lanet olası serseriler! Sadece damağımı parçalamakla kalmadılar, dilimin sekizde yedisini de kesme zahmetine girdiler. Ancak bu konuda Amerika’da en iyisi Bonfanti’dir. Onu size gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. Ve bunu büyük bir zevkle yapacağımdan emin olabilirsiniz.” İnceliğine en nazik halimle teşekkür ettim ve olayların iç yüzünü öğrendiğim için hemen evden ayrıldım. Bana uzun zamandır sıkıntı veren bu gizem çözülmüştü. Çok açıktı her şey. Fahri Tuğgeneral John A.B.C o adamdı… O bitmiş bir durumdaydı… (Bitmiş Adam Hikayesinden Alıntı)
William Godwin Mandeville adlı eserinde “Görünmeyen şeyler sadece gerçeklerdir” der.
Marson’un Malcontent’inden bir mısra geldi aklıma ve bunun bariz bir yalan olduğunu hemen anladım: “Ölüm iyi bir yoldaştır ve evinin kapısı hep açıktır.” (Nefesini Yitirmek Hikayesinden Alıntılar)
Hiçbir insanın hayal gücünün tahayyül edemeyeceği kadar acıklı bir ıssızlığa sahip bir panoramaydı.
Böbürleniyorum gibi gelebilir ama söylediğim şey doğrudur, bu şekilde ölmenin ne kadar görkemli bir şey olduğunu ve Tanrı’nın gücünün böylesine muhteşem bir tecellisi karşısında kendi varlığım gibi önemsiz bir şeyi düşünmenin ne kadar aptalca olduğunu düşünmeye başladım. Bu düşünce aklımdan geçtiğinde utandığımı hatırlıyorum. Kısa süre sonra girdabın kendisini tuhaf bir şekilde merak etmeye başladım.
Beni etkileyen şey yeni bir korku değildi ama daha heyecan verici bir ümit ışığıydı. (Girdaba İniş Hikayesinden Alıntılar)
Sadece cezalandırmayacaktım, aynı zamanda cezasını çektiğinden de emin olmam gerekiyordu. Yanlışı düzeltene bir ceza verilirse, o zaman bir yanlış düzeltilmemiş olur. Şayet öç alan kişi, kendisine yanlış yapan kişiye intikam aldığını hissettirmezse bu da aynı şekilde yanlış olur. (Amantillado Fıçısı Hikayesinden Alıntı)
“Yaşarken belan oldum, ölürken ölümün olacağım.” Martin Luther
La Bruyere’nin mutsuzluğumuz hakkında söylediği gibi “Tüm kötülükler kendi başımıza olamamaktan kaynaklanır.” Ama Macar batıl inançlarında gülünçlüğün eşiğinde gezen bazı noktalar var. Onlar doğulu otoritelerden temel olarak farklıdır. Mesela ruh onlara göre -dürüst ve zeki bir Parislinin sözlerini aktarıyorum- “sadece hassas bir bedende bulunur: geri kalan… Bu yüzden bir at, bir köpek, hatta bir insan bile o varlıkların yanıltıcı benzerleri olabilir.”
Soylu ve atılgan bir atın davranışlarında sergilenen tuhaf zeka genellikle fazla heyecan uyandırmaz- özellikle her gün atlarla haşır neşir olan adamlarda – ama öyle durumlar vardı ki, en kuşkucu ve soğukkanlı kişileri bile etkiliyordu ve bazen atın ayaklarını korkunç ve derin anlamlar gizliyormuş gibi hızla yere vurarak, kendisini izlemek için toplanmış kalabalığın korkuyla geri çekilmesine yol açtığı zamanlar oluyordu. (Metzengerstein Hikayesinden Alıntılar)
Bay Locke, bence, kimliği kişilik olarak tanımlarken onu mantıklı varlığın aklı başında olmasıyla bağdaştırmasını doğru buluyorum. Ve kişiden mantık sahibi zeki bir özü anladığımıza göre ve düşünceye eşlik eden bir bilin hep var olduğuna göre, hepimizi biz dediğimiz şey yapan ve bizi düşünen diğer varlıklardan ayıran ve bize kişisel kimliğimizi veren şey budur. Ama bireyleşme ilkesi, kimliğin ölümle birlikte sonsuza dek yok olup olmadığı fikri, benim için her zaman daha ilgi çekiciydi; şaşırtıcı ve heyecanlandırıcı sonuçlarından çok Morella’nın onlardan bahsederkenki belirgin ve huzursuz tavrı yüzündendi belki de.
Morella “Beni sevdiğin bir gün bile olmadı, ama yaşamda tiksindiğin kişiye ölünce tapacaksın.” (Morella Hikayesinden Alıntılar)
Abbe Gualtier’in Şeytan adlı eserini gözden geçirmişti. “Şeytan asla bir oyunu reddedip bir kenara çekilmez.” der kitapta.
İskender, İskender olmasaydı Diyojen olurdu ve Dük oradan ayrılırken rakibine şunları söyledi “Şayet de L’Omelette olmasaydı kendisi, Şeytan olmaya da hiçbir itirazı olmazdı.” (Dük De L’omelette Hikayesinden Alıntılar)
DEĞERLENDİRME:
Konu: Eserde, gerek olay bazlı gerek durum bazlı bazı kısa hikayelere yer verilmiştir.
Üslup: Yazar, her öyküsünde en başta birbirine benziyormuş gibi gözükse de sonradan oldukça farklı anlatım tarzlarına sahip geniş bir biçem yelpazesinin olduğunu açıkça göstermektedir. Bazı hikayelerine durum hikayesi gibi başlayıp sonra olay bazlı anlatıma ustaca geçişleri bu kategoride türünün nadir örneklerinden birisi olduğunu göstermesi açısından oldukça önemlidir.
Özgünlük: Eserdeki işlenen konular, ilk defa duyulacak kadar nadir ve sıra dışı olmamakla birlikte anlatımdaki dönüşümler ve okuyucunun her an şaşırtılmasına vesile olacak mesajlar ile özgünlük alanında da genel durum ve olay bazlı hikaye kitaplarına göre oldukça iyi kabul edilmelidir.
Karakter: Eserdeki karakterler, her hikayede istisnasız olarak yazardan önemli parçalar taşıdığını göstermektedir. Bu yönüyle yazarın özellikle ana karakter seçimlerinin bilinçli olarak meydana getirildiğinin ifade edilmesi gerekmektedir. Bunun yanında yardımcı karakterlerin adeta yan karaktermişçesine küçük ve etkisiz rollerinin olduğu ifade edilmelidir. Bu durum kimi zaman hikayelerin durağanlaşmasına sebep olabilen bir unsur olsa da, mevcut durumda hikayelerin kısalığı ve verilmek istenen mesajların ana karakter üzerinden verilmesinin daha anlamlı olacağı dikkate alınarak menfi bir tesir meydana getirmemektedir.
Akıcılık: Yukarıda belirtilen konu ve üslup bölümündeki unsurlar dikkate alındığında eserin, akıcı bir anlatıma sahip olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Hatta bazı hikayelerinde sürükleyici bir olay örgüsüne sahip olduğunun da altının çizilmesi gerekmektedir.
Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:
Konu: 7,5
Üslup: 9
Özgünlük: 7,5
Karakter: 8
Akıcılık: 9
puanlarını alan eserin genel ortalaması ise, 8,2 puandır. 8 barajının dahi üzerine çıkması, eserin kesinlikle okunması gereken hikaye kitaplarından birisi olduğunu göstermektedir. Özellikle değerlendirme kısmındaki unsurlar dikkate alındığında sıra dışı hikayeler görmek isteyen okurların kesinlikle incelemesi gereken bir eser olduğunun tekrar belirtilmesi gerekmektedir.
(*) : Alıntılar başlığındaki bütün kısımlar:
BİTMİŞ ADAM
Yazar: Edgar Allan Poe
Yayınevi: Maviçatı Yayınları
Baskı: 2. Baskı – Aralık 2020
kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.
Comments