top of page

DEĞİRMEN - SABAHATTİN ALİ



YORUMLAR:


Sabahattin Ali tarafından kaleme alınmış hikayelerden oluşan eserde, ülkemizin toplumsal portresine değinilen kısa ve net olaylar aracılığıyla verilmek istenen bazı mesajlar konu edilmektedir.


Sabahattin Ali’nin döneminin en önemli yazarlarından birisi olması ve toplum ile ülkenin durumunu açıkça gösteren betimlemeleri sebebiyle siyasi olarak birtakım müeyyidelere maruz bırakıldığı herkesçe malumdur. Eserdeki bazı yazılar, bu yaptırımların sebebi olarak gösterilebilmektedir.


Kitabın başlangıcında kısa bir önsöz ile kendi yazılarının neredeyse çoğunun yeterince iyi olmadığı kanaatini taşıyan yazar, bunları yayınlamasının yegane sebeplerinden birisi olarak iyi olarak gözükenler hazırlanana kadar diğerlerinin de net bir şekilde müşahede edilmesi olduğunu ifade etmektedir. Burada da yine genç yazar adaylarına hem bir rehberlik hem de onlara cesaret verdiğini açıkça hissettirmektedir.


Hikayelerinde değindiği hususlardan kısaca bahsetmek gerekirse, Anadolu’nun 1920li yıllarındaki genel sorunlarından detaylıca bahseden yazar, hem insanımızın kendisini geliştirme konusundaki eksiklerine dem vurmuş hem de bu sorunlar olduğunda aslında diğer konuların da ne kadar birbiriyle bağlantılı olacak şekilde ülkeye zarar verebileceğini kısa örneklerle göstermeyi başarmıştır. Ülkedeki insanların kendisini eğitme konusundaki isteksizliğinin diğer meslek branşlarında da yetersizliğe sebep olacağını belirtmiştir. Böylece yetişen insanların kalifiye olmaması neticesinde gerek siyasetin gerekse bürokrasinin de bundan nasibini alacağını dolaylı olarak ifade etmeyi başarmıştır.


Görüleceği üzere, diğer Sabahattin Ali eserlerinde görülen didaktik anlatım şeklinin bu eserde de kendisini açık bir şekilde gösterdiği aşikardır. Ancak vermek istediği mesajları Tanzimat dönemindeki yeni ve toy anlatımlar yoluyla değil, gerçekleri tasvir ederek okuyucuya hissettirmeyi tercih etmektedir. Ayrıca hikayelerin vurgu noktalarında kimi zaman vecizeler ihdas ederek bu mesajı okuyuculara daha akılda kalıcı bir biçimde iletmeyi düstur edindiği diğer eserlerinde görülen bir unsur olarak bu hikaye derlemesinde de kendisini göstermektedir.


Sonuç olarak eser, yazıldığı dönemin Türkiye’sini detaylı bir şekilde tahlil ve analiz etmekle birlikte, o dönemlerin tekrardan yaşanmaması için bazı dersler ihtiva etmektedir. Bununla birlikte, o dönemlere tekrar dönülmemesi için kalıcı bir mesaj mahiyetine sahip olarak bir uyarı işlevini de ülkemiz için göstermeyi başaran eserlerden birisidir. Bu sebeplerle, kesinlikle okunması gereken Türk klasiklerinden birisi olduğunu belirtmek gerekmektedir.


ALINTILAR(*):

  1. Şiir ve hikayelerim arasında, yazmış olmaktan utanacağım kadar kötüleri olduğunu biliyorum. Bunların bir kısmının çocuk denecek bir yaşta yazılmış olmaları bence bir mazeret değildir; çünkü bu çeşit bir yazıyı bugün herhangi bir imzanın üstüne görsem, sahibini ıslah olmaz bir zevksizlik ve tam istidatsızlıkla suçlandırmakta tereddüt etmem. Bunların, benim sanat hayatımın gelişmesini göstermesi bakımından, sadece kendim için bir ehemmiyeti vardır ki, bu da onları başkalarına okutmak için bir sebep olamaz. İyiyi kötüden ayırmak külfetini okuyucuya bıraktığım için özür dilerim. (Yazarın Önsözü Bölümünden Notlar)

  2. İşte adaşım, sana seven bir Çingene’nin hikayesi. Çiçeklerin açtığı mevsimde, senin kollarına yaslanan ve çiçekler kadar güzel kokan bir vücutla uzak su kenarlarında oturmak ve öpüşmek, yoruluncaya kadar öpüşmek hoş şeydir… Seni gördüğü zaman zalimce başını çeviren mağrur bir dilberin kapısı önünde ve ay ışığı altında sabaha kadar dolaşmak, bunu candan arkadaşlara ağlayarak anlatmak, söz aramızda gene hoş şeydir. Fakat sevgili bir vücutta bulunmayan bir şeyi kendisinde taşımaya tahammül etmeyerek onu koparıp atabilmek, işte adaşım, yalnız bu sevmektir. (Değirmen Hikayesinden Notlar)

  3. Aptalların tahakkümüne, günahsızların cezalanmasına; faziletin susmasına ve ihtirasların gürültüsüne, hikmet ehlinin tahrik edildiğine ve nadanların alkışlandığına şahit oldu.

  4. Çöl ve deniz hemen hemen aynı şeylerdi: Her ikisinde de aynı büyüklük, aynı ağırbaşlı sessizlik veya aynı heybetli ve derin bağırmalar…

  5. Evvelce fazilet diye baktığı şeylerin birer merasim ve gösterişte ibaret olduğunu ve asıl iyiliğe yalnız ahlak münakaşalarında veya akıllı nasihatlerde rastlanabildiğini, namuslu olabilmek için başkalarının namusuna dil uzatmanın, kirlenmeden yükselebilmek için temiz alınlara basarak çıkmanın yeter olduğunu ve daha buna benzer birçok şeyleri gördükçe şaşkınlığı büsbütün artıyordu. (Kurtarılamayan Şaheser Hikayesinden Notlar)

  6. Odamda beni kitaplarım bekler. Bu yegane tesellidir. Her eşyasını ayrı ayrı ve gayet iyi tanıdığım bu odada yalnız onlar her zaman için yeni bir koku taşırlar. Her zaman söyleyecek birçok lafları vardır. Kitaplar yeni tanıdıklarına karşı çok ketum olurlar. Bir kere de onlarla laubali oldunuz mu size malik oldukları her şeyi verirler ve onlar bizim isteyebileceğimiz her şeye fazlasıyla maliktirler. (Bir Delikanlının Hikayesinden Öyküsünden Notlar)

  7. O zaman birdenbire farkına vardı ki, kendisini ve arkadaşlarını, hatta bütün kendisine benzeyenleri bir hareketten, bir kabarıştan meneden bu tesadüfe inanmadır. Çünkü öyle anlar olur ki, insan, çok cüretli denebilecek şeylere bile kalkar, hiç akranı olmayanlara bile hücum eder; fakat hücum edeceği şeyin yalnız bir fikir, görünmez bir kuvvet, bir tesadüf olması, onu yerinde oturmaya mecbur eder… (Bir Gemici Hikayesi Öyküsünden Notlar)

  8. Büyüdükçe ormanın, bizim için daha başka şeyler olduğunu da anladık: Sırtımızı o giydiriyor, karnımızı o doyuruyor, evimizin kerestesini o veriyordu. Ormansız yaşamak!.. Bunu aklımıza getirmiyorduk bile.. (Bir Orman Hikayesi Öyküsünden Notlar)

  9. Bu bakış birçok şeyler ve her şeyden evvel, o günden itibaren aralarında barışması olmayan bir dönüş başladığını söylüyordu. Bu bakışta kin yoktu, çünkü aralarında kin doğuracak bir şey geçmemişti. Bu bakışta yalnız toprak ve su kavgasının gölgeleri, insanların içini kapkaranlık yapan gölgeleri vardı. Hatta ihtimal biraz da teessür vardı: Yaşayabilmek, şu çatlak tarladan bir avuç ekin çıkarabilmek için birbirleriyle ölüme kadar dövüşmeleri lazım geldiğini bilmekten doğan bir teessür.

  10. Bu ölü toprakların üstünde hiçbir şey ölmek ve öldürmek kadar kolay değildir. (Kanal Hikayesinden Notlar)

  11. Anadolu’da işsizliğin doğurduğu yegane iş olan dedikodu, almış yürümüştü. Mektep muallimi hususi muhasebe memurunu, tapucu müddeiumumiyi(savcı), malmüdürü şube reisini çekiştirir, on dakika sonra da kahvede beraberce tavla oynayıp garsın kızlara sarkıntılık etmekten sıkılmazdı. İlk mektep müdürü müfettiş olmak için çalışırdı, çünkü alacağı harcırahlarla, çalgılı kahve kızları uğruna girdiği borçları ödeyecekti… Belediye reisi mebus olmak için faaliyet gösterirdi, çünkü şimdi diş geçiremediklerinin o zaman tepesine binecek, ahbaplarına caka satacaktı…

  12. Göreceksin ki hayatın zevki değişikliktedir… Ama öyle elbise değiştirir kadar basit olanlarında değil, hayatına yeni bir istikamet verecek kadar büyük tenevvülerde(çeşitliliklerde)… (Bir Siyah Fanila İçin Hikayesinden Notlar)

  13. Öyle adamlar vardır ki, haysiyet, şeref gibi kayıtlara aşina olmadıkları halde, gurur ve nahvetlerine(Kibir, burnu büyüklük) dokunulur, acizleri yüzlerine çarpılırsa kendilerini kaybedecek kadar hiddetlenirler. (Komik-i Şehir Hikayesinden Notlar)

DEĞERLENDİRME:


Konu: Eserde, ülkemizin toplumsal portresine değinilen kısa ve net olaylar ile verilmek istenen mesajlar konu edilmektedir.


Üslup: Yazar, diğer eserlerinde de görüldüğü üzere, roman ve hikaye anlatımının unsurlarını birleştirebildiğini bu derleme kitabında hissettirmektedir. Kimi yerlerde ana karakterlerin iç dünyasında okuyucuyu yolculuğa çıkarmayı başaran yazar, kimi yerlerde de adeta durum öykülerindeki betimleme yeteneğini son raddesine kadar okuyucusuna hissettirmektedir. Hikayelerinin türlerindeki sentez de yine roman ve hikaye türlerinin birleştiren unsurları ortak bir şekilde içermeyi başarmaktadır. Hem durum hem de olay öykülerinin niteliklerini gerek aynı hikayede toplayabilmesi gerekse farklı konseptlerde aynı üslup kalitesiyle sunabilmesi, çağının çok önemli yazarlarından birisi olduğunun en büyük göstergelerinden bir tanesi olarak telakki edilebilir.


Özgünlük: Eser niteliği ve konusu itibariyle özgün sayılmaktan uzaktır. Ancak yazıldığı dönemin eksiklerini siyasi yaptırımlara maruz kalmak pahasına sunmayı göze alan yapısı ile bu kategoride önemli bir başarıya imza attığının ifade edilmesi gerekmektedir.


Karakter: Öykülerdeki karakter şemaları olması gerektiği gibi bir ya da en fazla iki karakterden meydana gelmektedir. Hikayelerin kısa olması ve genel manada didaktik unsurlar barındırdığı göz önüne alındığında karakterlerin ana mesajın iletilmesi hususunda bir vasıta olduklarının ifade edilmesi gerekmektedir.


Akıcılık: Üslup bölümünde bahsedildiği üzere, bazı öykülerde durum hikayelerinin yer alması sebebiyle bu bölümlerde bazı okuyucular için sürükleyicilik unsurunun fazla olmadığı ifade edilebilir. Ancak eserin genel gayesi, sürükleyici öyküler sunmak değil, okuyucusunu bilinçlendirmek için gerektiği zaman olaylar ile dikkatini celbetmek olarak ifade edilmelidir. Yine de eserin tek oturuşta rahatlıkla bitirilebilecek eserler arasında olduğunun belirtilmesi gerekmektedir.


Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:


Konu: 8

Üslup: 9

Özgünlük: 7

Karakter: 7

Akıcılık: 7


puanlarını alan eserin genel ortalaması ise, 7,6 puandır. Eser, niteliği itibariyle fazla ehemmiyeti olmayan karakter ve üslup kategorisinden fazla yüksek puan almasa da, 7 barajını geçmesi ve içerdiği önemli mesajlar dikkate alındığında herkesçe okunması gereken kitaplardan birisi olduğunu tekrar ifade etmek gerekmektedir.


(*) : Alıntılar başlığındaki bütün kısımlar:

DEĞİRMEN

Yazar: Sabahattin Ali

Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Baskı: 49, Baskı – Aralık 2021

kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.

Comments


bottom of page