YORUMLAR:
Futbolun hatta sporun kökenlerine inerek tarihçesinden başlayıp günümüzdeki büyük bütçeli ve köklü futbol kulüplerinin kuruluşlarına dair bilgi veren eser, futbolun siyaset ve ekonomi ile en baştan beri iç içe olduğunun büyük bir kanıtı olarak gözükmektedir.
İspanya'daki Real Madrid'in Franco'nun Faşist iktidarının bir meyvesi olarak bugünlerine gelecek adımları atması, Barcelona'nın 100 yıldan fazladır devam eden Katalonya bağımsızlık mücadelesinin bir sembolü olarak görülmesi, GS ve BJK'nin kuruluşlarında siyasi amaçlar ile hareket edilerek halk üzerindeki futbol tesirinin kontrol edilmesi girişimine dair birçok bilgi eserde mevcuttur. Futboldaki ezeli rakiplerin hikayelerinde birbirlerine hep karşıt görüşleri veya ideolojileri benimseyen kitleleri temsil etme etkisi ise oldukça dikkate değerdir. Celtics ve Rangers arasındaki mezhep karşıtlığı, Real Madrid ve Atletico Madrid arasındaki Faşizm cumhuriyet mücadelesi, yine Real Madrid ile Barcelona arasındaki isyancı bir topluluğun dindirilmesi mücadelesi, GS ve FB arasındaki sınıf mücadelesi bunların bir örneğidir. Belirtilen konulara ilişkin detaylı bilgilendirmelere notlar kısmından ulaşılabileceği için bu kısımda fazla detaya girme hususunun gerekli olmadığını belirtmem gerekmektedir.
Ülkemizde meydana gelen GS-FB rekabetinin temelinde öncelikle GS'li oyuncuların kendilerini Mekteb-i Sultanı (Bugünkü Galatasaray) öğrencileri olarak imtiyazlı ve özel bir grup olarak görmeleri sebebiyle arkasında yine devlet desteği bulunan Altınordu ile birlik olarak FB'yi bulundukları lige almamaları, diğer taraftan FB'nin kurulması aşamasındaki kişilerin toplumun biraz daha orta halli halk tabakasından gelmesi, bu rekabetin arkasındaki asıl etmenler olarak gözükmektedir.
Spora ve futbola tarihsel bir bakış açısıyla yaklaşılan eserde, sporun kimi zaman kitleleri kontrol, kimi zaman da halkı savaşa eğitmek için bir araç mahiyetinde olduğu açıkça görülmektedir. İngiltere'de dahi (her ne kadar futbolun beşiği olmadığı neredeyse kesin olsa da) kralın ilk zamanlarda futbolu engelleme çabaları olduğu ancak bir süre sonra bu sporu kendi kontrolleri altına almalarının akabinde sanayi devrimindeki gelişmişlikleri ile diğer ülkeleri de kontrol edebilecek bir araç olarak gördükleri için destekledikleri ifade edilmiştir. Günümüzde de futbol, hala kitleler üzerinde oldukça büyük etkiler bırakan oyun görünümünde bir düzen olarak yerini korumaktadır.
NOTLAR(*):
Gerçekten sporun içeriğinde savaşım ve yarışım vardır; tarihi süreç içinde de spor, kitlelerin afyonu ve savaşa hazırlık olarak kullanılmıştır.
Antik Yunan'da kölelerin çalıştırılması sahiplerine oldukça zaman kazandırırdı. O dönemde bütün maddi işleri kölelere bırakan Yunan yurttaşları, yalnızca kültürlerini yetkinleştirmeyi amaçlayan şeylerle uğraşıyorlardı; onlar için okul (skhole), boş zaman değerlendirme yeriydi.
İlk örgütlü spor karşılaşmalarından sayılan Antik Olimpiyat Oyunları, Yunan site devletlerinde başlatılmıştır. Birbirleri ile sürekli savaş halinde olan site devletleri, olimpiyatlara 3 ay kala silahlarını bırakarak savaşlara ara verirlerdi. Ancak olimpiyatlardaki oyunların tamamı bireysel becerilere dayanan oyunlardı.
Reklamcılar bir spor gösterisi sırasında 30 saniyelik yayın süresi satın almaktansai olayın sponsorluğunu yaparak kendi pazarlama sıçrayışlarını artırmayı hedeflemektedirler... Standart bir satış alanı vasıtasıyla bir müşteriyi ikna etmeyi denemenin yerine spor pazarlaması, müşterinin hoşlandığı şeylerle arasında ortaklık kurar.
Orta Asya Türklerini anlatan La Tartarie adlı eserde "Büyük mabetlerde sık sık ayak topu müsabakaları yapılır. Bu oyunda topa elle dokunulmaz, ya ayakla ya da başla vurulur ve böylece topu hasım kaleden içeri sokmak için uğraş verilir." Kaşgarlı Mahmut'un Divanı Lügatit Türk'te de eski Türk boylarının Tepük adında bir ayak topu oynadıkları anlatılır.
100 yıl boyunca Rangers ve Celtics kulüpleri İskoçlar tarafından İngiltere'nin baskısına karşı duracak kulüpler olarak görülmüştür. Moorhouse'a göre iki büyük İskoç kulübünün temsil ettiği cemaatlere yönelik ayırımcı bakış da ifade edilmektedir. Rangers, Protestanlığın temsilcisi iken Celtics Katolikleri temsil görevi gören bir kulüp olarak görülmüştür.
İspanya pek çok milletten oluşan ve değişik dillerin konuşulduğu; bu durumun sadece 2. Cumhuriyet (1931-1936) yıllarında ve sonra ancak 1978 Anayasasında hesaba katıldığı bir devlettir. Ancak merkezi bir devlet olarak yapılanması ve ulus devlet olmaya çalışmasının başlangıcı, 18. yy'da Veraset savaşların sonrasına dek uzanır. Katalonya 1715 yılından itibaren ortaçağa dayanan özerk hükümet kurumlarını yitirmeye başlamış Nueva Planta emirnamesiyle, yeni Bourbon devletinin birleştiriciliğini sağlayan Kastilya yasaları dayatılmıştır. Bölgede o yıllardan beri devam eden ve son olarak 1939 yılında Katalonya'nın iç savaşı kaybetmesiyle, FC Barcelona için de kötü günler başlamıştır. Kulüp yönetimi merkezi yönteim tarafından atanmakta ve ismi de Klub de Futbol Barcelona'ya dönüştürülmüştür. 1899 yılında kurulmuş olan kulüp ilk yıllarındaki bir maçta İspanyol marşını ıslıklamaları sebebiyle kapatılmış ancak bu kapatılma sürecinde dahi üyeleri aidatlarını düzenli şekilde ödeyerek tekrar toparlanmasını sağlamışlardır.
1930'lardan 1980'lere kadar İspanya'da faşist diktatör Franco'nun iktidarını sürdürmesinde, Real Madrid takımının özellikle son 30 yıldaki rolü büyüktür. Futbolun kitleleri kuşatan niteliğinin bilincinde olan Franco, bunu çok iyi kullanmıştır. 1930'lu yılların sonunda Faşistlerin Cumhuriyetçileri yenmesinden sonra futbol, Franco'nun Falanjist partisinin denetimine girmiştir. 1956-1960 yıllarında ise arka arkaya kazanılan Avrupa Şampiyonlukları Real Madrid'i gerçek bir efsaneye dönüştürmüş ve Franco istediğini almıştır. Futbolun bu denli etkili olduğunu yaşayarak gören Faşizm karşıtları ise Madrid'in ikinci takımı olan Atletico Madrid'i kurmuşlardır. O yılların milyoner turizmcisi Vicente Calderon kulübün başına seçilmiş ve yüksek paralar harcayarak Cumhuriyetçi taraftarları kulübün bünyesinde toplamıştır.
Hititler ve Selçuklular döneminde spor tamamen Türklerin savaşa hazırlanması için gerçekleştirilmektedir. Hititlerdeki Kaptuti oyunu, Pankuş adı verilen komutanların yönettiği gençlik taburu. Alplik ve yiğitlik kavramları ise, Selçuklularda her erkek yurttaşa yiğit, cesaret, güç, gayret, özel elbise, çok sayıda dost, iyi ok-yay atma, kılıç kullanma ve sevgilisi olan yiğitlere ise Alp ismini verdiren 9 etmendir.
Tüm dünyada olduğu gibi modern futbolun Türkiye'ye gelişi İngiliz denizcilerin, diplomat ailelerinin, tüccarlarının katkılarıyla olmuştur. O yıllarda (1890) batı ülkelerinden gelen gazete ve dergilerden çeviri yaparak haberler yayınlayan Osmanlı gazeteleri de Fransa ve İngiltere'de oynanan futbol oyunu konusunda yazılar basmışlardır.
Beşiktaş'ın kuruluşu, 1903 yılının Mart ayına gelindiğinde sayıları 26 civarı olan gençlerin Serencebey'deki Osmanpaşa Konağı'nın selamlığında Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü'nü kurmuşlardır. Çalışmalarını yine bu konakta sürdüren gençler, çevredeki gençlerin de ilgisini çekince, bir süre sonra Yıldız sarayına jurnal edilmişlerdir. Padişah Abdülhamit ise, özel ferman çıkartarak Osmanlı Beşiktaş Terbiye-i Bedeniye Mektebi'nin sportif faaliyetlerine izin vermiştir. BJK, Abdülhamit tarafından halkla yakınlaşmak ve bir bağ kullanılmak için de desteklenmiş ve teşvik edilmiş bir kulüp olmakla birlikte daha çok kuruluş yıllarında bireysel sporları icra etmelerine izin verilmiştir.
Galatasaray'ın kuruluşu, Ali Sami Yen'in öncülüğünde Mekteb-i Sultani'nin 5. sınıf öğrencileri tarafından 1905 yılında kurulmuştur. 1905-1906 yıllarında ise kulüp, Kadıköy Ünyon Kulüp, İngiliz elçilik gemisi Imogene, Moda ve Elpis kulüplerinin kurduğu İstanbul Futbol Birliği'ne 5. üye olarak katılmasına, yine Abdülhamit tarafından bir engelleme getirilmemiştir. Bunun nedeni, Mekteb-i Sultani'nin Osmanlı'daki eski Enderun mahiyetinde görülmesidir.
Fenerbahçe'nin kuruluşu ise, Ziya, Ayetullah ve Necip isimli 3 arkadaşın bir futbol müsabakası izlerken 1907 yılında kulübü kurmaları ile başlamıştır.
İstanbul Futbol Birliği (1903-1910) kurulması öncesi futbol, yalnızca yabancılar arasında Anadolu yakasındaki Papazın Çayırında (Bugünkü FB stadının bulunduğu yerde) oynanırdı.
Meşrutiyetin ilanından sonra, Fırka ve partiler gençlikle yakından ilgilenmişlerdir. İzmir'de ilk Türk kulübü 1912 yılında Karşıyaka Terbiye-i Bedeniye ismiyle kurulmuştur. Müdafaa-i Milliye ismindeki siyasi bir teşekkül Karşıyaka kulübünü desteklemiş ve ona bazı imkanlar sağlamıştır. Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın Karşıyaka'ya yaptığı bu yardım sonrası İttihat ve Terakki Fırkası, teşkilatı kurmak için İzmir'e gelen Celal Bayar, İzmir'in ileri gelenleri ile anlaşarak Altay Spor Kulübünü kurmuştur.
İlk zamanlarda Pazar Ligi isimli ligden Altınordu ve GS'nin FB'yi dışlaması sebebiyle FB 1914-1915 yıllarında Cuma Ligi denilen daha alt kabul edilen bir mecrada bulunmuş ancak bu iki ligin kalitesinin eşitlenmesi ile GS-FB rekabetinin ilk tohumları atılmıştır.
1936-1938 yıllarında teşkil edilmiş olan Türk Spor Kurumu ise, kuruluşundan görevlendirme aşamalarına kadar CHP'ye tabi olan ilk devletçi kurumu olmuş ancak bu sebeple birçok siyasi olay meydana gelmiştir. Atatürk ise, bu kurumun CHP'ye tabi olmasının o zaman yükselen bir tehdit olan Hitler'in Nazi modeline benzettiği için kapattırmış ve Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü kapsamında bakanlar kuruluna tabi bir örgütlendirme meydana getirmiştir.
1999 yılında Doğan grubunun 101 gazete ve dergi, 58 şirket, bir TV ve bir bankası bulunurken, rakiplerinden Bilgin grubunda ise, bir TV, 3 haber ajansı ve 40 gazete, dergi bulunmaktadır.
DEĞERLENDİRME:
Konu: Spor ve futbolun tarihi gelişimi ile başlayan ardından Avrupa, ABD ve İngiltere'de futbolun modern haline gelmesi merhalelerine değinen eser, futbolun aynı zamanda sosyolojik olarak büyük bir ekonomik ve politik bir platform şeklinde kullanılması hakkında bilgiler vermektedir.
Üslup: Eserin konusu ilgi çekici olsa da kullanılan üslup bilimsel terimlerle fazlaca zenginleştirildiği için okuyucu tarafından takip edilmesi zor ifadeler barındırabiliyor. Kitabın niteliği bir araştırma yazısı olması sebebiyle bilimsel terminolojinin kullanılması makul olsa da, anlatım örgüsünde kimi zaman kopuk, kimi zaman da ağdalı bir dil tercih edilmesi okuyucu için üslup bakımından olumsuz bir etki bırakmaktadır.
Özgünlük: Futbola ilişkin sosyolojik bir incelemenin gerçekleştirilmesi, her ne kadar buna dair örnek çalışmalar önceden mevcut olsa da ilgi çekici olarak betimlenebilme özelliğini barındırıyor.
Karakter: Kitabın niteliği sebebiyle karakter bulunmadığından bu kriter değerlendirmeye esas alınmayacaktır.
Akıcılık: Kullanılan üslubun ağdalı ve bilimsel terimler ihtiva etmesi sebebiyle, dikkat çekici başlıklar yönünden dahi okuyucu için çaba harcanması gereken bir eser olarak betimlenmesi yerinde olacaktır.
Genel: Belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmelerde;
Konu 7.5
Üslup: 5.5
Özgünlük: 7
Akıcılık: 6.5
olmak üzere genel olarak 6.6 puan almayı hak etmiştir. Futbola dair bilimsel bir eser okumak isteyenler ve spora dair genel bir bakış açısı edinmek isteyenler için okunması tavsiye edilse de, futbol tutkunlarının bekledikleri eser olmadığını belirtmek gerekir.
(*) : Notlar başlığındaki bütün kısımlar:
GOL ATAN GALİP – FUTBOLA SOSYOLOJİK BİR BAKIŞ
Yazar: Mahmut SERT
Yayınevi: Bağlam Yayınları
Baskı: 1. Baskı - Ekim 2000
kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.
Comments