YORUMLAR:
Mark Twain’in kaleme almış olduğu eserde, insanların beyin ve zihin yapısına ilişkin tespitler konu edilmektedir.
Yazarın Genç Adam ve Yaşlı Adam olarak isimlendirdiği iki karakterin diyaloğu şeklinde ilerleyen eserde, en başta insanların birer makine olduğundan ve aslında beynimizin programlandığı şekilde yaşayıp düşünmekten başka bir şeyi yapamayacağımızı iddia eden yazar, bunu birçok örnek ile de perçinleme gayretine girmiştir. Burada esas kıstasın, yaratıcının insana neyi fark ettirmeyi mümkün gösterdiği ve aklının neye erip ermeyeceğine ilişkin sınırlardan bahsedilmiştir. Yazar da insanı, Tanrı’nın belirlediği sınırlar ölçüsünde düşünebilen, geliştirebilen akıllı bir varlık olarak tanımlamıştır.
Bununla birlikte, iyilik, ahlak, erdemlilik gibi müspet beşeri davranışlarda bulunulmasından tutup, kötülük de olsa insanın yaptığı bütün eylemlerin esasında kendisinin manevi huzurunu ve rahatlığını temin etmek amacıyla gerçekleştirdiğini iddia etmektedir. Genç Adam ile hararetli bir tartışma esnasında birçok örneği de göstererek bu durumu da somutlaştırmıştır.
Eğitim mefhumuna da değinen yazar, eğitimi çok geniş algılayarak olması gerektiği gibi; aileden başlayarak insanın bulunduğu bütün çevrelerden edindiği sürekli artan bir öğrenim süreci olarak görmektedir. Eğitimin bulunulan çevreye ve alınan tahsile göre kötü veya iyi yönde geliştiğini de özellikle belirtmiştir.
İnsanlarla hayvanları da benzer tipte çalışan makinelere benzeten yazarın bazı hayvanların özelliklerinin insanlara bile bahşedilmediğini söylese de insanların hayvanlardan genelde çok daha ileri bir makine olarak tasarlandığını ifade etmeyi ihmal etmemiştir.
Beynin kontrolü ve insanın düşüncelerinin hakimiyeti üzerine de önemli hususlarda duran yazar, esasında insanın beyninden geçen düşünceler arasından nitelikli ve önemli olanlarını filtreleyerek kendisini ilerletip düşüncelerini kontrol edebilmesinin mümkün olabileceğini de ileri sürmüştür. Belirtmiş olduğu teknik geliştirilerek günümüzde de kullanılmaya devam etmektedir.
Son olarak irade ve kişisel benlikten bahseden yazar, insanın iradesi olsa da, bu iradesi doğrultusunda hareket etmediğini gösteren birçok örnek vermiştir. Burada da yine önemli olanın insanın kendi konfor ve huzur alanının bozulmamasıdır. Bu kriterlerin bozulması riski ile karşılaşan insanın özgür iradesinden çok rahat bir şekilde feragat edebileceği yazar tarafından ifade edilmiştir.
Kişisel benliğin ise, insanın kendisini tanımlayamasa da, içinden geçen düşünce ve dürtüleri kısaca kendi benliği olarak tanımlamasından bahseden yazar, “ben” tabirinin tam olarak tanımlanmasının her insan için oldukça zor olduğunu ve bu sözcüğün genel manada bir yanılsamaya önayak olduğunu savunmaktadır.
Sonuç olarak eser, insanlığın binlerce yıldır sorguladığı ve yazılı hayata geçildikten sonra sıkça dile getirdiği bazı sorgulamaları rasyonel ve dini yönlerden olmak üzere detaylıca konu edinen önemli felsefi eserlerdendir. Bu yönüyle de türüne bakılıp önyargılı yaklaşılmadan kesinlikle incelenmesi gereken kitaplardan birisi olduğunun ifade edilmesi gerekmektedir.
ALINTILAR(*):
İnsanın hamuru her neyse bunun yapımına, kalıtımı, doğal ortamı ve çağrışımlarının bu yapı üzerindeki etkisine borçludur. Onu yalnızca ve yalnızca harici etkiler hareket ettirir, yönetir, YÖNLENDİRİR. İnsan hiçbir şeyin kaynağı olamaz, tek bir düşüncenin bile.
Beşikten mezara insanın yaptığı her şeyin İLK VE EN ÖNEMLİ amacı tektir; Kendi huzurunu ve manevi rahatlığını elde etmek. Önce insan kendi manevi huzurunu elde etmelidir. Yoksa kılını kıpırdatmaz.
Toplumun görüşü bazı insanları her şeyi yapmaya itebilir. Alexander Hamilton, yüce ilkelere sahip olduğuna şüphe duyulmayan bir adamdı. Düelloyu yanlış ve dinin öğretilerine aykırı bulurdu; gelgelelim toplumun görüşüne riayet ederek bir düello yaptı. Toplumun onayını elde edebilmek için içtenlikle sevdiği ailesini kalleşçe kimsesiz bıraktı ve hayatını harcadı; akılsız bir dünyanın gözüne girebilmek için cimrice onları ömür boyu sürecek bir yasa mahkum etti. Toplumun o dönemki namus kurallarına göre düelloyu geri çevirenin lekesini taşıyamazdı.
İnsan beşikten mezara, uyanık olduğu her saat eğitimden geçer. Eğitimcilerin safında başı çeken ilişkilerdir. Kişinin aklına ve duygularına etki eden, ona ideallerini kazandıran, onu yola koyan ve o yoldan çıkmamasını sağlayan çevresidir. Çevresindeki etkiler tercihlerini, sakındıklarını, siyasi görüşlerini, beğenilerini, ahlakını, inancını yaratır.
Dış etkiler insanı eğitimle ya yüceltir ya da alçaltır ama sonunda eğitirler, her daim onunla meşguldürler.
İdeallerini özenle yukarı, hep daha da yukarı, bir zirveye taşı. Ulaştığın yerde en büyük hazzı, kendini hoşnut ederken komşuna ve çevrene de fayda sağladığından da emin olduğun davranışlardan duyduğunu anlayacaksın.
İnsan bir başkasının ölçütünü incelerken her zaman yukarıdan bakar; yukarı bakarak incelemesi gereken bir kişi olduğu asla aklına gelmez.
Zihin serbest bırakıldığında insanın yardımına ihtiyaç duymaz. Ancak, insanın dilediği takdirde zihninden yardım alabilmesinin bir yolu vardır. Zihnin bir konudan diğerine atlarken ilham veren bir konuya denk geldiği takdirde, ağzını açıp o mesele hakkında konuşmaya başla – veyahut eline kalem alıp yazmaya başla. Zihnin merak edip ona yoğunlaşacaktır ve konunun hakkını vererek peşinden gidecektir. Dizginleri eline alıp sözcükleri de kendisi bulacaktır.
İcat etmenin bir anlamı da keşfetmektir. Kusursuz makineyi ortaya çıkaracak ayrıntıları azar azar keşfeder ve uygularlar.
Hakikati bulmuş birisi olarak; insanın tek bir dürtüsünün bulunduğunu ve bunun kendi ruhunu hoşnut kulak olduğunu, insanın bir makineden ibaret olduğunu hiçbir ameline ilişkin kişisel marifete sahip olmadığını anladıktan sonra, arayışıma devam etmem insan olarak mümkün değil.
İnsanın düşünce makinesi aynı diğer hayvanlarınki gibi çalışır ama bu makine onlarınkinden daha iyi ve daha Edison’varidir.
Karınca gözlem ve akıl yürütme melekelerine, benzersiz bir hafızanın muhafaza etme becerisine sahiptir; insanın gelişimini ve medeniyetin esas özelliklerini birebir kopyalamıştır.
İrade dediğimiz şey var. Ama doğruyla yanlışa dair düşünsel algılarla bir alakası yok ve onlar tarafından yönetilmiyor. Davud’un mizacı ve eğitimi itibarıyla İrade’ye sahipti ve bu onu harekete zorlayan bir güçtü; Davud onların hükmüne razı oldu, başka seçeneği yoktu. Korkak insan da mizacı ve eğitimi itibarıyla İrade’ye sahiptir ve o da zorlayıcıdır, ona tehlikeden kaçmasını emreder ve o da kabul eder, başka seçeneği yoktur. Zihinsel hükümlerinin belirlediği şekilde doğruyu ya da yanlışı seçme iradesi, yani Özgür İrade, Davudların ya da korkakların elinde değildir.
Şeyin Bütünü olarak adlandırdığın şeye bir Efendi ve Kral düşlüyoruz ve ondan “ben” diye bahsediyoruz ama sıra onu tanımlamaya gelince beceremiyoruz. Zihin ve duygular birbirinden gayet bağımsız var olabilir; bunu kabul eder, sonra ikisine de egemen olan, kesin ve varlığına itiraz edilemeyecek bir “ben” olarak görevini yapacak, o adı kullandığımızda ne kastettiğimizi, kimden ya da neyden bahsettiğimizi bilmemizi sağlayacak bir Hükümdar ararız ama sonunda vazgeçip onu bulamayacağımızı itiraf etmek zorunda kalırız.
Mizaçların ezici çoğunluğu epey eşit şekilde dengelenmiştir; aşırılıklar olmadığından bir ulusun kendi siyasi ya da dini şartlarına ayak uydurup onları sevmesi, onlardan tatmin olması, en azından onları tercih etmesi mümkün olur. Uluslar düşünmez, yalnızca hisseder.
DEĞERLENDİRME:
Konu: Eserde, insanların beyin ve zihin yapısına ilişkin kimi zaman bilimsel kimi zaman da felsefi tespitler konu edilmektedir.
Üslup: Yazarın eserdeki görüşlerini diyalektik biçimde ifade edebilmek için diyalog yöntemini kullanması, bahsedilen konuların hem soyut kalmasına engel olmuş hem de bu diyaloglar içerisinde verilen örneklendirmelerle daha da somutlaştırılmasını sağlamıştır. Bu yönüyle eser, türüne göre kesinlikle oldukça etkileyici bir biçeme sahip kitaplardan birisi olarak telakki edilebilir.
Özgünlük: Eser niteliği itibariyle bu kategoride değerlendirilmeyecektir.
Karakter: Eserin niteliği gereği her ne kadar kurgusal türdeki roman ve hikayeler gibi bir karakter şemasına sahip olmasa da, Yaşlı ve Genç Adam isimli iki karakterin bulunması, eserde beklenildiğinden çok daha fazla tesir uyandırmayı başarmıştır. Yaşlı Adam, adeta Sokrates gibi diyalektik yöntem ile basit sorular sorarak Genç Adam’ın genel kanılarını ve sorgulanmadan kabul edilen dogma gerçeklerini yıkmakla görevlendirilmiştir. Bununla birlikte Genç Adam ise, bu sorgulamalar neticesinde hem kendisini geliştirmeyi hem de bazı düşüncelerini sonuna kadar savunmakla okuyucuyu tereddüte düşüren ifadelerin daha da netleştirilmesine vesile olmuştur.
Akıcılık: Üslup bölümünde bahsedilen hususlar dikkate alındığında eserin, sürükleyici bir yapıya sahip olması mümkün olmasa da, kesinlikle akıcı bir felsefi kitap olduğu açıkça söylenilebilecektir.
Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:
Konu: 8
Üslup: 9
Karakter: 8
Akıcılık: 8
puanlarını alan eserin genel ortalaması ise, 8,2 puandır. Felsefi bir kitap olmasına karşın birçok kriterde okuyucusunu kesinlikle memnun edecek puanları olması ve 8 barajını geçmesi hasebiyle her yaştan insanın okuması gereken eserler arasında yer aldığı aşikardır.
(*) : Alıntılar başlığındaki bütün kısımlar:
İNSAN NEDİR?
Yazar: Mark Twain
Yayınevi: Can Yayınları
Baskı: 1. Baskı – Mart 2022
kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.
Comments