YORUMLAR:
Tolstoy'un kaleme aldığı ve üslup olarak diğer kitaplarından oldukça farklılık gösteren eserde, Ivan İlyiç isimli hakimin ölümü sonrasında yaşanan olaylar ele alınmaktadır. Kendisinin ölümü sonrasında ve öncesinde yakınlarının hastalık sürecindeki davranışları ve düşünceleri ile dönemin fikir yapısına dair gözlemler yapılmaktadır. Uzun bir süre hastalıkla mücadele eden ve nihayetinde oldukça zor bir durumda kalarak tanısı koyulamayan bir hastalığın pençesinde hayata gözlerini yuman ana karakterin ölümünden sonra başlayan eser, kendisine en yakın iş arkadaşları ve ailesinin yalnızca maddiyat ve çıkar amaçlı olan yaklaşımlarını gözler önüne sermektedir. Her dönemde karşılaşılabilen ve evrensel insan kusurlarından telakki edilebilecek olan bu özellikler, ölüm gibi olaylarda dahi her şeyin kalanlar için hayat mücadelesindeki çıkarlarını düşündüklerine dair mesajlar ihtiva etmektedir.
Kitabın ilerleyen sayfalarında ise, ana karakterin ailesi ile olan ilişkileri en baştan beri ele alınmıştır. Eşi ile hayat görüşlerinin uymaması ve bir süre sonra birbirleri ile aynı evde olsa da farklı zihniyetlerde olan farklı hayat bakışları yalnızca evliliğin bağlayıcı birliği altında devam eden zorunlu birlikteliklere dair oldukça önemli mesajlar taşımaktadır. Yazar, eserde almış olduğu konu ile birlikte bilhassa aile yapısına karşı birçok mesaj ve tavsiyeleri olumsuz bir çift üzerinden okuyucularına aktarmaya gayret göstermiştir.
Aile yaşamındaki görüş farklılıklarının bir süre sonra erkeklerde özellikle iş bağımlılığına ve tatminine dönüştüğünü ifade eden hikayede ana karakter İvan İlyiç'in ölümünden önceki en büyük pişmanlıklarından birisi olarak eşi ile olan evliliğinin olduğu belirtilmektedir. Bunun dışında kızının kendi çıkarı için başka bir hakimin oğlu ile birlikte olması ve babasının sağlık durumundan adeta yakınır hale gelmesi de yazarın yaşanan olayları biraz daha dramatik hale getirmesine olanak sağlayan yan bir unsur olmuştur. Hayatın amacının ve faniliğinin oldukça sorgulanmasını sağlayan İvan İlyiç'in ölümü ve öncesinde ana karakterin hissettikleri, okuyucu için hayata dair sorgulanması gereken hususları da gözler önüne sermede oldukça başarılı bir rol oynamaktadır.
Son olarak belirtmek gerekirse, doktor doktor çare arayan ana karakter, hiçbir doktorun tespit edemediği hastalığının garabeti içerisinde ailesi ile yaşadığı sorunların da gün geçtikçe artması ile hayatının anlamını kavramakta daha da zorlandığı zamanlar geçirmiştir. İşinde başarılı ve çalışkan bir hakim olarak bilinse de, hayatında tesir edebildiği insanların olmaması ve çevresindeki insanların kendisini bir çıkar kapısı olarak görmelerinin belki de bir insanın işini ne kadar iyi yaparsa yapsın kalıcı olmasını engelleyen unsurlardan birisi olduğu da dolaylı olarak ifade edilmektedir. Bu sebeple, hem ölümün son anlarının detaylı bir şekilde dokunaklı bir üslupla kaleme alınıp okuyucuya hissettirilmesi, hem de hayata dair büyük çıkarımların yapılması konusunda etkin bir rol oynayan eser, her zaman bulunması zor nitelikteki hikayelerden birisi olarak dikkat çekmektedir.
NOTLAR (*):
Herkesi, istisnasız herkesi, en önemli, burnundan kıl aldırmayan insanları, hepsini avcunun içinde hissediyordu, isterse başlıklı bir kağıda malum birkaç sözcük yazar, bu önemli adamı, sanık ya da tanık sıfatıyla yanına getirirler, o da isterse sorularını yanıtlaması için karşısına diker, içeri tıkabilirdi. İvan İlyiç bu gücünü asla kötüye kullanmıyor, aksine olabildiğince yumuşak davranmaya çalışıyordu. Ancak bu gücün ve onu yumuşatmanın elinde olduğu bilinci onun için yeni görevinin başlıca ilginç ve çekici yanını oluşturuyordu.
İşin aslında yapılan, varlıklı görünmek isteyen orta gelirli insanların evlerindeki olanla aynı, dolayısıyla da yalnızca birbirinin tekrarıydı: Damaskolar, koyu renkli ahşaplar, çiçekler, halılar ve mat, parlak bronz heykeller, hepsi de belli bir sınıftaki insanların, o sınıftaki diğer insanlara benzemek için kullandığı türden şeylerdi.
Kocasının kötü huylu biri olduğuna ve hayatını kararttığına karar veren Praskovya Fyorovna kendine acımaya başladı. Kendisine acıdıkça da kocasına nefreti büyüdü. Ölmesini dilemeye başladı ama bunu da söylemeye dili varmıyordu, o zaman da maaşları kesilecekti. Özellikle de, İvan İlyiç'in ölümünün bile kurtuluş olmayacağı düşüncesi, kendisini iyice mutsuz hissetmesine neden oluyor, öfkeleniyordu, bunu gizliyor, öfkelendiğini gizlemesi İvan İlyiç'i iyice çileden çıkarıyordu.
İlyiç'in olaylara ve insanlara duyduğu öfkesinin hastalığını arttırdığını anlaması ve bu yüzden de tatsız olaylara aldırmaması gerektiği çok açıktı. Ancak tam tersini yapıyordu: Sakinliğe ihtiyacı olduğunu söylüyor ama huzurunu kaçırabilecek her fırsatı kolluyor, en ufak bir olay olduğunda da öfkeleniyordu.
Hep aynı şey, sonra yine aynı... Bitip tükenmek bilmeyen geceler ve gündüzler. Keşke bir an önce olsa. Bir an önce olsa, ne olacak ki? Ölüm. Karanlık.
Pyaskovya Fyodorovna içeriye kendinden memnun ama sanki suçluymuş gibi girdi. Yanına oturdu, sağlığını sordu, İvan İlyiç artık öğrenilecek bir şey kalmadığından, öğrenmek için değil, yalnızca sormuş olmak için sorduğunu görüyordu. Sonra yapmak zorunda olduğu şeyleri söylemeye başladı; içinden kesinlikle gitmek gelmediğini ama locanın nasılsa alındığını, Elen ve kızının yanı sıra Petrişçev'in (sorgu yargıcı, kızlarının nişanlısı) de geleceğini, onları yalnız bırakmasının imkansız olduğunu söyledi. Yoksa onunla kalmayı çok daha yeğlerdi.
İvan İlyiç de güzel hayatının en iyi anlarını hayalinde birer birer canlandırmaya çalıştı. Ancak, tuhaf şeydi, şimdi düşünürken güzel hayatının bütün o iyi anları ona o zamanlar göründüğü gibi gelmiyordu. İlk çocukluk anıları dışında hiçbiri. Çocukluğundan uzaklaşıp bugüne yaklaştıkça sevinç veren şeyler gittikçe değerini yitiriyor, iyice kuşkulu bir hal alıyordu. Sonra her şey karıştı, iyi şeyler iyice azaldı. Sonrasında da gittikçe neredeyse yok denecek hale geldi.
Çektiğim acılar arttıkça hayatım da gittikçe kötüleşti diye aklından geçirdi. Orada, geride bir yerlerde, hayatın başlangıcında aydınlık bir nokta vardı, sonra her şey gittikçe ve büyük bir hızla karanlığa gömülüyordu.
Kurtulamayacağını bile bile, celladın elinden kurtulmak isteyen ölüme mahkum biti gibi mücadele ediyordu; verdiği tüm mücadeleye karşın, her geçen dakika, içine korku salan o şeye gittikçe daha çok yaklaştığını hissediyor, çektiği acının bu kara deliğe ittirilmesinden ama bununla birlikte daha çok da içine girememesinden kaynaklandığını anlıyordu.
Eskiden beri içinde yer etmiş ölüm korkusunu arıyor ama onu bulamıyordu. nerede o? Ne ölümü? Ölüm olmadığı için hiçbir korkusu da yoktu. Ölümün yerine aydınlık vardı. "İşte bu kadar!" dedi yüksek sesle. "Ne büyük mutluluk!" Ona göre bütün bunlar bir anda oldu ve bu anın anlamı değişmedi. Orada bulunanlar için ise İvan İlyiç'in can çekilmesi bir iki saat daha sürdü.
DEĞERLENDİRME:
Konu: İvan İlyiç isimli hakimin ölümü ile ölümü öncesindeki ve sonrasındaki olayların diğer yardımcı karakterlerin düşünceleri ile değerlendirilerek işlendiği eserde, hayata dair birtakım çıkarımlar konu edilmektedir.
Üslup: Tolstoy'un her zamanki betimleme odaklı kaleminden daha farklı olarak hazırlanan eser, hikaye niteliği ve olayların daha da akıcı olarak sirayet ettirilmesi kapsamında oldukça akıcı bir niteliğe bürünmüştür.
Özgünlük: İşlenmiş olan konu her ne kadar yüzyıllardır insanlığın merak ettiği ve üzerinde yazmış olduğu bir konu olsa da, işleniş ve verilen mesajların derinliği sebebiyle diğerlerinden ayrılmaktadır. Bu sebeple, konu olarak olmasa da konunun işlenişi bakımından özgün bir yöntemin kullanıldığını belirtmek haksızlık olmayacaktır.
Karakter: Hikayelerde genelde görülen ana karakter üzerinden ilerleyen ana yapının aksine yan karakterlerin düşünceleri ve davranışlarının bir o kadar mühim olduğu eser, karakter betimlemeleri ile esere çok daha derin manaların katılmasına katkı sağlamıştır.
Akıcılık: Yazarın, söz konusu eserde kullanmış olduğu farklı üslubu sayesinde oldukça akıcı ve yalın bir hale gelen eser, bu kriter bakımından geleneksel Tolstoy yapıtlarından daha olumlu bir değerlendirme puanını hak etmektedir.
Genel: Hayata dair mesajların ölüm gibi tezat ve bir o kadar da hayatla bağlantılı bir konu ile verildiği eser, belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden yapılan değerlendirmede:
Konu: 8.5
Üslup: 9
Özgünlük: 7
Karakter: 9
Akıcılık: 9
puanlarını almıştır. Eserin genel ortalaması ise, 8.5 puan olarak en yüksek değerlendirme puanlarından birisini elde etmiştir. Yorumlar ve değerlendirmeler bölümlerinde ifade edilen hususlar dikkate alındığında, bütün kitap severlerin dikkatli bir şekilde incelemesi gereken bir kitaptır.
(*) : Notlar başlığındaki bütün kısımlar:
İVAN İLYİÇ'İN ÖLÜMÜ
Yazar: Lev Nikolayeviç Tolstoy
Yayınevi: Koridor Yayınları
kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.
Comments