YORUMLAR:
Yazar William Shakespeare’in kaleme almış olduğu ve tarihi bir olay ile efsanenin bir araya gelerek 1600'lü yıllardaki İngiltere’nin hanedanlığında yaşanan bir taht mücadelesi konu edilmiştir. Tiyatro eseri olarak defalarca sergilenen eser, günümüzde de hala önemli mesajlar barındırmayı başaran kült oyunlardan birisidir.
Eserde birkaç olay örgüsü bulunmakla birlikte karakterlerin birbiriyle bağlantılı olması oyunun sonunda bütün hikayedeki olay örgülerini bir alanda toplamayı başarmıştır. Yazıldığı dönemlerden itibaren dünyanın önemli meselelerini ve insanlığın genel sorunlarını da dile getiren eserde kral Lear, tahtını erken bırakarak 3 kızına topraklarının gelirlerini ve yönetimini sunmak istemiştir. Büyük ve Ortanca kızı kendisini çok sevdiklerini söyleyerek önemli topraklar alsa da, en küçük kızı kendisini hepsinden daha çok sevmesine karşın hislerini onlar gibi ifade edemediği için kendisini sevmiyormuş gibi görülmüş ve hiçbir miras alamamıştır. Bunun üzerine Fransa Kralı kızın bu asil halini beğenerek onu kraliçesi olarak almıştır.
Topraklar dağıtıldıktan sonra iki büyük kızı, Lear’ı yaşlanıp fevri hareket ettiği gerekçesiyle iyice saf dışı bırakarak elinden her şeyi almaya karar vermişlerdir. Bununla birlikte Gloucester isimli lordun bir gayrimeşru çocuğu ve bir meşru oğlu bulunmaktadır. Krala sürekli bağlı olan lord, bir süre sonra gayrimeşru oğlu Edmund’un oyununa gelerek meşru oğlunu yanından kovmuştur.
Yaşanan olaylar neticesinde Lear, zorunlu olarak Fransa Kraliçesi kızı Cordelius’un yanına gelmek zorunda kalır ve İngiltere ile Fransa arasında önemli bir savaş gerçekleşir. Savaşı kaybeden tarafta olan Lear’in küçük kızı, Britanya Ordularını kumanda eden Edmund tarafından zindana atılır ve zindanda asılır. Bunun üzerine kederden ölen Lear ile birlikte Edmund’a aşık olan Lear’in iki büyük kızlarından birisi diğerini zehirlemiştir. Sonrasında kendisi de intihar eder. Edmund ise, Gloucester’in gözlerinin oyulmasına sebebiyet verdiği için meşru oğlu Edgar tarafından düello sonrasında öldürülür. Böylece Britanya Krallığının yönetimi son olarak Edgar ve Lear’in sadık doktoru ile onun için büyük fedakarlıklarda bulunmuş olan Kent’e kalmış olur.
Eser, insanlığın eski çağlardan beri maruz kaldığı sorunları işlemekte ve okuyucularına bu konuyu net bir şekilde aktarmaktadır. Tiyatro oyununa uygun şekilde kafiyeli cümle yapılarının kullanılması ile verilmek istenen mesajların iletilmesi daha etkili ve akılda kalıcı yöntemlerle gerçekleştirilmiştir.
Sonuç olarak, yazıldığı dönemden bu yana hala eski ününü korumayı başarabilen kült tiyatro eserlerinden birisi olarak tanımlanabilecek eserin, günümüzde dahi oyunları sıkça görülmektedir. Bu yönüyle özellikle klasik eser ve tiyatro düşkünleri için kesinlikle incelenmesi gereken eserlerdendir.
NOTLAR(*):
İngiliz sözcüğünün Britanyalı olarak değiştirilmiş olması, büyük bir olasılıkla İskoç Kralı’nın 1. James olarak 1603’te Britanya tahtına otmuş olmasından dolayıdır.
Aganippus, büyük kızlarının Leir’e çok kötü davrandıklarını öğrenince ordusuyla Britanya’yı istila eder. Asi dükler bu savaşta öldürülür ve Leir tahtına kavuşur. Leir kendisinden sonra tahta kızı Cordeilla’nın geçeceğini resmen duyurur. Leir, iki yıl daha Britanya’yı yönetir ve huzur içinde ölür. O ölünce, tahta geçen Cordeilla ülkeyi beş yıl yönetir. Bu arada kocası Galya Prensi ölür. Cordeilla’nın hükümranlığının beşinci yılı tamamlanırken, Gonorilla ile Regan’ın kuzenleri, Britanya tahtında bir kadın istemedikleri için ona karşı savaş açarlar. Savaş sonunda Cordeilla’yı tutsak edip hapsederler. Cordeilla buna dayanamayarak hapiste kendini öldürür.
Shakespeare, konuyu almış, ama onu epeyce değiştirmiştir. Holinshed’de Lear huzur içinde ölür. Cordelia 5 yıl hükümranlık eder; trajik son Lear ile değil, Cordelia ile gelir. Shakespeare, bu efsaneden çok, bu efsanenin etkili dramatik kurgusuyla ilgilenmiştir.
Soytarılık, bir meslek olduğu kadar, felsefi bir şeydir de. Bir soytarının mesleği eğlendirmektir; felsefesi ise doğruyu söylemek ve göstermek, yalana dolana, hileye hurdaya karşı karşısındakini uyarmaktır. Kral Lear’deki Soytarı’nın bir adı bile yoktur, yalnızca bir maskaradır, o kadar. Ama bir soytarının konumunu da ilk anlayan soytarıdır. (Kral Lear Üzerine Çevirmenin Notlarından Alıntıların Sonu)
Manyerizm, Rönesans’ta etkin olan ve sonra bu etkinliğini uzun zaman sürdüren dört üsluptan biridir. (Diğerleri; Gotik, Barok ve Geç Barok’tur.) Bu üslubu ortaya çıkaran nedenler arasında Reformasyon’un gelişmesi, kanlı öldürüler, savaşlar, Cetbit’lerin sert politikası, kilisenin verdiği korkunç ölüm cezaları, felsefede, edebiyatta ve sanatta kuşkuculuk ve felsefede Brahe’nin, Copernicus’un kutsal evrensel düzen, denge ve uyum düşüncesine karşı çıkarak, evrende ve dünyada dengenin, uyumun olmadığı düşüncesini yaygınlaştırmasıdır. Manyerizmi doğuran duygu ve anlayış ise çağa duyulan güvensizlik, kuşku, düzenliliğin, uyumun, dengenin ve simetrinin kesinliğine karşı oluş ve bir de eski yeni kuşak arasındaki algılayış ve bakış farkıydı. (Notlar Kısmından Alıntıların Sonu)
Kent: Kudret, kapılırsa yaltaklanmalara, görev, sesini duyurmaktan korkar mı sanırsın? Yücelik aklını kaçırırsa, dürüstlük namus borcu olur. Kararını değiştir, iyi düşün, bu tehlikeli aceleyi dizginle.
Fransa Kralı: Özüne yabancı kalan düşüncelerle karıştırıldı mı sevgi, sevgi olmaktan çıkar.
Cordelia: Zaman ikiyüzlülüğün gizlediğini nasıl olsa bir gün ortaya çıkarır. Kusurlarını örtenin sonu nasıl olsa utançtır.
Edmund: İşte insanların sersemliğine güzel bir örnek: Çoğu kez kendi ektiğimizi biçtiğimiz halde, bahtımız kapantı mı, başımıza gelecek felaketlerin sorumluluğunu gider güneşe, aya ve yıldızlara yükleriz. Sanki zorunlu olduğumuz için kötülük yaparmışız gibi; sanki göklerin zoru ile budala, doğuşumuza egemen olan burcumuzun baskısı ile alçak, hırsız ve hain; sanki yıldızımızın etkisine boyun eğmek gerektiği için sarhoş, yalancı olur, zina ederiz. Yaptığımız bütün kötülükler kutsal bir gücün zoruyla olur.
Soytarı: Gerçek, kulübesinde hapsedilen sadık bir köpektir, o kırbaçla kovalanırken dişi tazı da ocak başına kurulup etrafı kokutur.
Soytarı: Kulağını aç, amca: Varını yoğunu herkese dağıtma, bildiğinin hepsini dökme ortaya, sahip olduğunun tümünü kaptırma, bir ata sahipsen yaya yürüyüp yorulma, sana her söylenene inanma, kazandığın parayı tek zara yatırma, içkiyle kadına kulak asma, kendi evinde kal, avare olma dışarıda, böylece bire yirmi alırsın, sonunda sen kazanırsın.
Soytarı: Hiçbir dönemde modası geçmedi kaçıkların, her gün aklı kaydı biraz daha akıllıların, kafalarını nasıl kullanacaklarını bilemediler, yaptıkları her işte saçmalığı seçtiler.
Soytarı: Guguk kuşunu öyle uzun besledi ki serçe, serçenin beynini deldi guguğun yavrusu büyüyünce.
Goneril: Durmadan korku içinde yaşamaktansa bırakın da o korku tamamen kalksın ortadan.
Kent: Bunun gibi sırıtkan alçaklar, çözülemeyecek kadar kutsal aile bağlarını fareler gibi kemirip koparırlar, efendilerinin benliklerinde başkaldıran hırslarını baş sallayarak körükler, ateşe yağ, soğuğa buz katarlar. Duruma göre “hayır” derler, “evet” derler, efendilerinin değişken esintilerine göre, rüzgar horozu gibi fırıl fırıl dönerler. Doğru olup olmadığını düşünmeden, köpekler gibi efendilerinin peşi sıra giderler.
Lear: Göze iyi görünür kötü kişiler daha kötüleri varsa eğer: En kötü olmamak da bir bakıma övgüye değer.
Gloucester: Zamanımızın laneti bu: Deliler gösteriyor körlere yolu.
Albany: Akıl ve erdem iğrenç olana iğrenç gelir, pislik ancak pislikten tat alır.
Lear: Doğduğumuzda ağlarız, çünkü bu büyük maskaralar sahnesine çıkarız. (Eserden Alıntıların Sonu)
DEĞERLENDİRME:
Konu: Kral Lear’in görevi erken bırakarak topraklarını 3 kızı arasında dağıtmak istemesi neticesinde meydana gelen trajik hadiseler konu edilmiştir.
Üslup: Eserin tiyatro oyunu olması ilk bakışta okuyucular için anlatımı ve etkileyiciliği engelleyebilecek olarak görülmesine sebep olsa da, yazarın kafiyeli anlatım biçimi ile bu alanda çok önemli bir biçeme sahip olduğunu söylemek gerekmektedir. Bununla birlikte anlatımın sade ve net olmasıyla birçok özlü söze de yer verilmesi, eserde verilen mesajların okuyucu üzerinde daha büyük tesirler meydana getirmesine ön ayak olmuştur.
Özgünlük: Eser, niteliği ve konusu itibariyle özgün olarak nitelendirilemeyecektir. Konuların işlenişindeki temelin 17. Yüzyıldaki bir İngiliz tarihi olayı ve efsanesinden meydana geldiği göz önüne alındığında bu kategorideki değerlendirmenin çok yüksek olmasının beklenmesi zor gözükmektedir.
Karakter: Ana karakter Lear olarak hissedilse de, eserin her perdesinde diğer birçok yardımcı ve yan karakterden de faydalanıldığı ve sahne sürelerinin 3 veya 4 karakter için neredeyse yakın olduğunu belirtmek gerekmektedir. Eserin birden fazla olay örgüsüne sahip olması da bu unsuru getiren etmenlerden birisi olarak dikkat çekse de, bütün farklı karakterlerin tek bir olayda birleştirilmesini sağlayan final perdesi ise, oyunu daha da etkileyici hale getirmeyi başarmaktadır. Bununla birlikte ana karakterlerin neredeyse tamamının bu Shakespeare oyununda da ölmesi, yazarın bireysel yazım tercihlerinde tutucu olduğunu da göstermektedir.
Akıcılık: Üslup bölümünde bahsedilen hususlar dikkate alındığında ve olay örgüsünün sürekli bir aksiyon barındırması ile eserin oldukça sürükleyici olduğu belirtilebilir. Bu yönüyle eser, okuyucusu için tek seferde bitirilebilecek bir klasik tiyatro oyunu mahiyetindedir.
Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:
Konu: 8
Üslup: 8,5
Özgünlük: 4
Karakter: 8,5
Akıcılık: 8,5
puanlarını alan eserin genel ortalaması ise, 7,5 puandır.
(*) : Notlar başlığındaki bütün kısımlar:
KRAL LEAR
Yazar: William Shakespeare
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Baskı: 17. Baskı – Ocak 2021
kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.
Kommentare