YORUMLAR:
Dostoyevski'nin en bilinen kitaplarından birisi olan Kumarbaz, bazen okuyucuyu tatmin etmekten uzaklaşmaya başlarken kimi zaman da, neden yazarın en bilinen kitaplarından birisi olduğunun cevabını veriyor.
Eserin ana karakteri Aleksey İvanoviç, maiyetinde çalıştığı generalin başına mizacı sebebiyle birtakım işler açarken aynı zamanda generalin üvey kızını da mantıksız bir şekilde seviyor. Mantıksız dememin sebebi aşkta mantık olması değil elbette. Aleksey'in sevdiği kadına karşı birtakım olumsuz hislerini ifade etmesi ile aynı kadını bir o kadar sevdiğini belirtmesi yaman bir çelişki olarak ana karakterin gelgitlerinden bir tanesini açıklıyor.
Polina Aleksandrovna ise, her ne kadar generalin üvey kızı olsa da kendisi de birtakım borçları sebebiyle generalin yanında dolaşan ve generalin kendisine yüklü miktarda yardımda bulunan De Grieux karakteri ile evlenmek zorunda olduğunu hissediyor. Fakat bu aşamada ilk başta Polina'nın bu ilişkiyi istemediği kanaati uyansa da o da bir süre sonra De Grieux'u bazı yönlerden ikna edici ve çekici bulması ile Aleksey'in notlarda belirtilen Rus ve Fransız tanımlarına uyduğunu gösteriyor. Matmazel Blanche, generalin evlenmeyi düşündüğü kadın olsa da generalden nefret ettiği gibi onunla sadece yine maddi amaçlar uğruna yani generalin teyzesinden kalacak yüklü miktardaki serveti için birlikte olup diğer taraftan da onu kontrol edebilmek için evlenmek istiyor.
Antonida Vasilyevna, generalin teyzesi ise, ölüm döşeğinde haberi beklenirken bir anda general ve ekibinin karşısına çıkınca yukarıda belirtilen karakterlerin hepsi büyük bir hayal kırıklığı ve şaşkınlık yaşıyor. Teyzenin de asıl istediğinin bu olduğu aksi ve huysuz mizacı ile yeğeni generali sürekli azarlamasından anlaşılıyor ve generale hiçbir şekilde para vermeyeceğini de defalarca belirtiyor.
Bahsedilmesi gereken karakterlerden sonuncusu ise, Aleksey'in arkadaşı olan İngiliz Bay Astle. Kendisi kitaptaki en olgun karakterlerden birisi olarak dikkat çekmeyi başarıyor. Hepsinden daha rasyonel düşünen tipik bir İngiliz olarak Ruslar ile İngilizler arasındaki farklara da dikkat çekmek için meydana getirilmiş bir karakter olduğunu da düşündürüyor.
Buraya kadar eserin kumarbazlıkla herhangi bir ilgisinin olmadığı düşünülse de, kitabın başında kumarı saçma bulan Aleksey'in Polina'yı etkileyebilmek için onun vermiş olduğu parayı daha da artırma amacıyla başladığı kumar serüveni, okuyucunun karakteri tanıyamayacağı bir noktada kitabı bitirmesine sebep oluyor. Öncelikle basit bir şekilde hırsından arınmayı başarabilse de, hikayede meydana gelen olaylar ve Polina'nın en sevmediği kişilerden olan De Grieux'la evlenmesini engelleyebilmek için onun borcunu kumarda büyük bir talih eseri kazanan Aleksey, Polina'dan hiç beklemediği bir tepkiyi alarak ilişkilerinin sonunun gelmesine sebep oluyor. Ardından kazanmış olduğu paralardan Matmazel Blanche'nin haberi olunca generali bırakarak derhal kendisine gelen bu paragöz kadın ile Paris'te gününü gün eden Aleksey, Rusya'ya döndüğünde yine gittiğinden biraz daha iyi durumda olsa da o kadar para kazanabilmenin tek yolunun yine kumar olduğuna inanıyor. Ancak kaybettikçe daha çok kaybediyor ve arada az da olsa kazandığında bunu tam bir kumarbaz hastalığı ile, daha fazla kazanmaya başlayacağı anların telkini olarak tasavvur ediyor. Bu da oldukça birikimli bir kişilik olsa da hayatını gerçek bir kısır döngünün içerisinde bulmasına hem de bunu isteyerek ve tamamen içinde bulunduğu batağın farkında olarak yapmasına sebep oluyor.
Kitabın konusuna ve yazarın hayatına bakıldığında Dostoyevski'nin, kitapta Aleksey karakteri ile kendi hayatından da birtakım örnekler verdiği görülüyor. Öncelikle eserin adından da anlaşılacağı üzere konusu, yazarın bir zamanlar kendisinin de aynı sorundan muzdarip olması ve bu bağımlılığın tahlilini nasıl bu kadar iyi yapabildiği sorularının açık bir şekilde cevabı olarak dikkat çekiyor. Kumar sebebiyle memuriyet görevinden elde ettiği paraları dahi büyük oranda kaybeden Dostoyevski, kendisini bu durumdan çok sonraları kurtarmayı başarıyor. Dolayısıyla Aleksey karakterinin yaşamış olduğu bütün o duygular, kumara olan düşkünlük, masum ve kendince tutkulu bir aşk hikayesinden kumarbazlık serüvenine dönüyor.
Kitapta yalnızca bu durumların tahlilini yapmakla yetinmeyen yazar, aynı zamanda, Rus insanının genel yapısını ve az iş yaparak hatta mümkünse hiçbir şey yapmadan kolay ve basit yaşamayı sevdiğini ifade ediyor. Bununla birlikte İngilizlerin kontrollü ve rasyonel davranışları ile birlikte eğlenceli olmayan sıkıcı yapılarına dem vurarak birtakım milliyetlerin de genellemesini yapmaktan geri durmuyor. Ruslar ile ilgili değerlendirmelerden de dikkat edilebileceği üzere, Türk Edebiyatı ve Rus Edebiyatının birbiri ile ne kadar benzer olduğu da açık bir şekilde görülebiliyor. Benzerliğin sebebi de fark edilebileceği gibi iki milletin kültürel davranışları arasında ortak noktaların batı toplumlarına göre daha fazla bulunması. Bununla birlikte yazarın Fransızları ise, gerçek manada kötülemekten kendisini alamadığını notlar kısmından açıkça görebilirsiniz.
Sonuç olarak, birçok açıdan okunması gereken önemli bir klasik ile Dostoyevski okuyucuları için, etkileyici bir eserle daha karşı karşıya olduğumuzu söylemek gerekiyor.
NOTLAR:
Aleksey İvanoviç "Başta her şey bana çirkin, yani manen çirkin ve iğrenç güründü. Masaların etrafını çebirmiş onlarca, hatta yüzlerce hırs ve kaygı dolu yüzden hiç bahsetmeyeceğim. Kısa sürede mümkün olduğunda çok para kazanma isteğini iğrenç bulmuyorum kesinlikle; ne de olsa küçük bir miktarla oynadıklarını söyleyenlere, hırsın küçüklüğünü gösterdiği için bunun daha kötü olduğu cevabını veren iyice semirmiş, hali vakti yeinde aglakçı düşüncesi de bana hep aptalca gelmiştir. Hırsın büyüklüğü ya da küçüklüğü önemli sanki. İzafi bir mesele bu. Kar ve kazanma meselsine gelince, insanlar sadece rulette değil her şeyde sürekli kar ediyor, birbirlerine karşı bir şeyler kazanıyor zaten."
İki tür kumar vardır: Centilmen kumarıyla, ayak takımının kaba, hırs dolu kumarı... Buradaki fark keskin bir çizgiyle belirlenir ve... aslında ne iğrençtir o fark! Mesela bir centilmen beş veya on Louis altını yatırabilir, nadiren fazlasını da koyabilir ortaya, çok zenginse bin frank koyduğu da olur, fakat sırf kumar için, sırf kendi keyfi için, kazanma veya kaybetme sürecini takip etmek için; kazanmakla hiç ilgisi yoktur.
Zevk her zaman yararlıdır; vahşi sınırsız bir hakimiyet duygusunda da bir sinek üzerinde olsa bile, kendine has bir zevk vardır. İnsan yaradılıştan zorbadır ve acı çektirmeyi sever.
De Grieux bütün Fransızlar gibiydi, yani gerektiğinde, çıkarı da olduğunda nazik ve neşeli, ama nazik ve neşeli olma zorunluluğu olmayınca da inanılmayacak kadar sıkıcı. Bir Fransız nadiren doğal olarak nazik davranır; onun nezaketi genelde hesaplıdır ve bir hile içindir. Bir Fransız doğal haliyle en kaba, en bayağı, en önemsiz özellikler yığınıdır, yani dünyanın en sıkıcı yaratığıdır. Sadece acemiler, özellikle de Rus kadınları Fransızların büyüsüne kapılabilir.
Aleksey ile Bay Astle'nin son karşılaşmasında Astley'e söyledikleri: "Bir Fransız'ın, yani Parislinin milli tarzı biz daha ayıyken zarif bir tarza dönüşmüştü bile. Devrim aristokrasisinin varisi oldu. Artık en aşağılık Fransız'da bile girişkenliğinin, ruhunun veya yüreğinin hiçbir katkısı olmaksızın gayet zarif tavırlar, ifadeler, görgü ve hatta düşünceler bulunabilir. Bütün bunları miras yoluyla edinmiştir. Kişisel olarak dünyanın en boş, en aşağılık yaratıkları bile olsalar bunu becerebilirler. Şimdi de başka bir şey söyleyeyim size Bay Astley, yeryüzünde iyi yürekli, akıllı ve öyle fazla yapmacık olmayan bir Rus kızından daha güven dolu, daha samimi bir yaratık olamaz. Maskesini takıp herhangi bir role bürünmüş bir Des Grieux, inanılmayacak kadar kolay fethedebilir onun yüreğini; çünkü zarif bir tarzı vardır Bay Astley, bizim küçükhanımın da bu tarzı ona miras kalmış bir giysi gibi değil de, onun gerçek ruhu, ruhunun ve yüreğinin doğal hali zanneder. Muhtemelen hiç hoşunuza gitmeyecek, ama size şunu itiraf etmek zorundayım: İngilizlerin çoğu sıkıcı ve kabadır; Ruslarsa güzelliği ayırt etmekte çok daha hassastırlar, çünkü ona tutkundurlar. "
Bay Astley'nin Aleksey İvanoviç'e cevaben "Evet kendinizi mahvettiniz. Bazı yetenekleriniz, atılgan bir karakteriniz vardı, hiç de kötü bir insan değildiniz; hatta insana bu kadar ihtiyacı olan ülkenize bile yararlı olabilirdiniz, ama siz burada kalacaksınız, yaşamınız sona erdi. Sizi suçlamıyorum. Bence bütün Ruslar böyle veya buna meyilli. Rulet olmazsa, ona benzer başka bir şey olur. İstisnalar çok nadir. Emeğin ne olduğunu anlamayan ilk kişi değilsiniz (Halkınızdan bahsetmiyorum). Rulet özellikle bir Rus oyunudur. " demiştir.
DEĞERLENDİRME:
Konu: Eserin konusu, Aleksey'in hoşlandığı kız olan Polina'nın teşvikiyle basit bir eğlence olarak başlayan kumar tutkusunun bir süre sonra ana karakterin kıza kendisini kanıtlama ve onu elde etme hırsı sebebiyle bir bağımlılığa dönüşmesini ifade etmektedir.
Üslup: Yazarın üslubu diğer eserlerinde olduğu gibi yalın ve net olmakla birlikte yazar, Budala eserinde de görülen Rus karakterlerindeki dengesiz ruh hallerini oldukça dikkat çekici bir şekilde işlemiştir. Fakat bu karakter tahlilleri bazı bölümlerde, okuyucuya eserin karakterlerinin işlenişi ve olay örgüsü bakımından mantık dışı gelebilmektedir.
Özgünlük: Eserin, konusu itibariyle sıradan olmaması ile birlikte özgün olarak nitelendirilmesi de pek mümkün değildir. Zaten yazarın gerçek hayattan esinlenilmiş olan eserlerinde özgünlük kriterinin farklı bir şekilde yorumlanması da eserin konusunun dikkat çekiciliği sebebiyle kitaba haksızlık olacaktır.
Karakter: Bu zamana kadar okuduğum her eserinde olduğu gibi bu sefer de yazar, karakterleri oldukça detaylı şekilde tahlil ederek onlar aracılığıyla toplumsal mesajlar vermeyi ihmal etmemiştir. Bir kumarbaz için en unutulmaz rollerden birisi olan Aleksey karakterinin bazı yerlerde tutarsız ve manasız davranışlarının okuyucuya bu şekilde sirayet ederek onu rahatsız etmesi, esasında yazarın bu karakteri ve vermek istediği mesajı açıkça ifade edebildiğinin göstergesidir.
Akıcılık: Yalın bir üslup ve etkileyici karakter şeması ile, bu konudaki bir kitaptan çok daha akıcı bir nitelik ihtiva eden eser, olay örgüsünün karakterlerle başarılı bir şekilde harmanlanması neticesinde sürükleyici bir eser olmayı da başarmıştır.
Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca gerçekleştirilen değerlendirmede:
Konu: 7.5
Üslup: 8
Özgünlük: 7
Karakter: 8
Akıcılık: 8
puan almıştır. Genel ortalaması ise, 7.7'dir. Esere kendi açımdan 8 ve üstü veremesem de, bunun sebeplerinden birisi, Dostoyevski'nin diğer kült eserlerinin kalıcılık etkisinin bana göre bu eserden biraz daha fazla olmasıdır. Bu unsur dışında Kumarbaz'ın kesinlikle okunması gerekenler listenizde bulunmasını şiddetle tavsiye ettiğim bir kitap olduğu gerçeğini de belirtmem gerekir
(*) : Notlar başlığındaki bütün kısımlar:
KUMARBAZ
Yazar: Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Basım Tarihi: 19. Basım Ocak-2020
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.
Comments