top of page

KURDUN OĞLU – JACK LONDON

Kurdun Oğlu

YORUMLARIM:

 

Jack London’ın gerçek hayattan uyarlanmış eserinde, Kanada’nın batısındaki altın madenciliği zamanlarında yaşanan sıra dışı ve vahşi yolculuk deneyimleri konu edilmektedir.

 

Eserin başından itibaren, okuyucusunu Kanada’da buzulların arasına almayı başaran yazar, beyaz adamın Kurt olarak tanımlandığı coğrafyada, öncelikle kontrolü ele geçirme serüvenine kısaca değinmektedir. Bu anlatım, özellikle, bölgenin yerlileri yani Kızılderililer tarafından gerçekleştirilmiştir. Alıntılarım bölümünde de görüleceği üzere, Kızılderililerin önce ticaret yolu ile elindeki serveti eline geçiren beyaz adam, sonrasında onların kabilelerindeki kadınları kendilerine alarak hem Kızılderili soyunun devamını engellemiş, hem de o insanlar üzerindeki tahakkümünü tam manasıyla güçlendirmiştir.

 

Yazar da özellikle Mackenzie ve Malemute Kid karakterleri aracılığıyla bu anlayışın sirayetini beyaz adam üzerinden okuyucuya anlatmayı başarmıştır. Dolayısıyla eser, hem Kızılderililer hem de Avrupalılar tarafından ayrı ayrı kendilerine göre yorumlanan kesitlerle okuyucuya nihai gözlemi gerçekleştirmesi için önemli bir kaynak teşkil etmektedir. Bilhassa Kurdun, 1’e 10 kısasından anlaşılacağı üzere, günümüz Amerika’sındaki birçok yerlinin maruz kaldığı katliamlar bu eserden de anlaşılabilmektedir.

 

Esas konulardan birisi ise, eserin başında da ifade edildiği üzere, Kanada bölgesinin batı bölgesindeki altın rezervlerinin 19. Yyde keşfedilmesi akabinde meydana gelen bir hayat mücadelesini konu edinmektedir. Malemute Kid (Bundan sonra Kid olarak anılacaktır.), ilk defa yaklaşık 800 kmlik bir yolculuğa çıkarak çok uzun ve zorlu kış şartlarındaki bir maceraya atılmaya karar vermiştir. Bu maceranın kendisi için en büyük ödülü, söz konusu altın rezervlerine bir an önce ulaşarak kendisine o zamana göre yaklaşık 1 milyon dolarlık bir servet fırsatı yaratmaktır.

 

Bu amaç uğruna yaşadığı bölgeden birçok insanı yanına alarak köpek kızakları ile yolculuğuna başlamıştır. Bu süreçte birçok zorlukla karşılaşan ana karakter birçok zaman kışın zorlu şartları ile mücadele vermek için uğraşmıştır. Bunun yanında, yolculuğun zorlu şartları arttıkça kervanındaki insanlar ile de birçok sorun yaşamaya başlamıştır. Eser bu yönüyle, özellikle insanın yolculukta ve zorlu şartlarda kendi benliğini çok daha net bir şekilde ortaya koyduğunu somut örneklerle okuyucusuna hissettirmeyi başarmıştır.

 

Altın kovalama serüveninin sonunu anlatmayan yazar, eserin sonunda, sevdiği kadın için birçok zorluğa göğüs geren bir yerli kabile reisinin en sonunda kavuştuğu kadını tarafından bıçaklanarak, nankör bir şekilde kollarında can vermesi ile ibretlik bir şekilde sona ermiştir.

 

Dolayısıyla eser, hem kurgu bakımından hem de duygusal unsurları işlemesi bakımından etkileyici bir yapıya sahiptir. Ancak Jack London okuyucusunun alışmış olduğu okuma keyfine, yazarın daha ilk eserlerinden olması hasebiyle, tam olarak sahip olmadığının söylenmesi gerekmektedir. Bu hususun sebebi ise, değerlendirmelerim bölümünde detaylıca anlatılacaktır.

 

Sonuç olarak eser, Jack London’un macera dolu eserlerine meraklı olan okuyucular için, gerçek hayattan unsurlar taşıması neticesinde oldukça dikkat çekici ve okumaya değer kitaplar arasında gösterilmeyi hak etmektedir. Özellikle, günümüz Amerika’sının geçmiş olduğu insanlık sınavlarındaki tavrına ilişkin meraklı olan okuyucuları da oldukça tatmin edecektir.

             

ALINTILARIM(*):

 

  1. Jack London olarak tanıdığımız John Griffith London, 1876’da San Francisco’da doğdu ve 1916’da California, Glen Ellen’deki çiftliğinde öldü. Bu kısa hayata birçok edebi yapıtın yanı sıra siyaset, sendikacılık, insan ve hayvan hakları savunuculuğu, gazetecilik, yayıncılık gibi alanlarda ciddi izler bırakan çalışmalar sığdırdı.

  2. Son derece üretken olan yazarın 23 romanı, 21 öykü derlemesi, 3 otobiyografik anı kitabı, 25 kurgu dışı kitabı, 3 tiyatro oyunu, çok sayıda kısa öyküsü ve şiiri vardır.

  3. Günümüzde Yukon, Kanada’nın en batı, en küçük ve en az nüfus barındıran bölgesini oluşturur. Etnik tarihçesi çok eskilere, arkeolojik buluntular üzerinde yapılan karbon testlerine göre 25.000 ila 40.000 yıl önceye dayanır. Bilinen yerli halkların en eskisine İlk Uluslar adı verilir. 19. Yy başlarında Avrupalılar bölgeye gelmeye, kıyıda ve iç kesimde yaşayan ilk uluslar da onlarla yoğun kürk ticaret yapmaya başladı. Bölgede ilk altın aramalarını Ruslar ve emperyal Hudson Körfezi Şirketi’nin adamları yapmıştı. Yerliler bu madenin varlığını biliyor ama değerli kabul etmedikleri için yüzey katmanlarında fındık büyüklüğünde bulunabilen bakıra rağbet ediyordu. Yine de 1870’lere ve 1880’lere gelindiğinde profesyonel altın arayıcılar ortaya çıkmaya başladı. İlk altının bulunmasıyla birlikte 1897’de Klondike Altına Hücum Dalgası başladı.

  4. Yaşanan nüfus patlamasıyla birlikte ülkenin o kesimi, 1898’de Kuzeybatı Bölgeleri oluşumundan ayrılarak Yukon Bölgesi adıyla resmileştirildi ve bir asayiş gücü oluşturuldu, altın arama işi de hızla kurallara bağlandı.

  5. Olayın yaşandığı yıllarda düzenli ve hassas hava sıcaklığı ölçümü yapılmıyordu. Daha sonraları Yukon’da hava sıcaklığının 1947, 1952 ve 1968 yıllarında üç kez eksi 60’ın altına düştüğü belirlendi. Bilinen en soğuk günse 1947’nin Şubat ayında yaşandı ve termometreler eksi 63 dereceyi gösterdi. (Önsöz Bölümünden Alıntıların Sonu)

  6. Doğanın insanı sınırları olduğuna ikna etmek için kullandığı birçok numara – mesela dalgaların kesintisiz akışı, fırtınanın öfkesi, depremin sarsıntısı, cennetin top atışlarını andıran gök gürültüleri- vardır ama hepsinin en muazzamı, en sersemleticisi Beyaz Sessizlik ’in durağanlık evresidir. Garip düşünceler çağrılmaksızın gelir, tüm gizemler dile getirilme arzusuyla kıpırdanır. Ve insanı ölüm, Tanrı, kainat korkusu sarar.

  7. Beyaz Sessizlik’in içinde acı veren düşüncelerle baş başa kalmak hoş değildir. Kasvetin sessizliği merhametlidir, insanı kefen misali sarmalayarak korur ve kulağına maddi olmaktan ıızak bin tane duygudaşlık sözü fısıldar ama parlak Beyaz Sessizlik berraktır, soğuktur, rengi çeliği andıran göğün altında merhametsizdir.

  8. Bir erkek, birlikte olduğu kadın konusunda nadiren gerektiği şekilde değerlendirmede bulunur; bunu en azından ondan mahrum kalana kadar yapmaz.

  9. Kurtlar kadınlarımızı aldı ve erkeklerimiz çocuksuz kaldı. Bir avuç insan olup çıktık. Kurtlar sıcak tutan kürklerimizi alıp karşılığında şişe içinde barınan kötü ruhlar, kunduz veya vaşak derisinden değil ottan yapılmış giyecekler verdi. Bunlar sıcak tutmuyor ve insanlarımız garip hastalıklara yakalanıp ölüyor. Thling-Tinneh’in gözüne girebilmek, kızı Zarinska’yla evlenebilmek için kunduz derileri, geyik derileri biriktiriyorum. Ama o şimdiden kar ayakkabılarını giymiş, Kurt’un köpeklerinin peşi sıra güzergaha çıkmaya hazır halde bekliyor.

  10. Pasaklı Mackenzie “Kardeşler! Kurt diye andığınız Beyaz Adam, aranıza doğru sözlerle geldi. Eskimolar gibi değildir p; yalan konuşmaz. Ama erkekleriniz diyeceklerini dedi ve yumuşak laflar etme zamanı geride kaldı. İlk olarak size şunu söyleyeceğim: Kabilenizin büyücüsü habis bir dile sahip ve sahte bir kahin; yani size ilettiği mesajlar Ateşi Getiren’e ait değil.”

  11. Mackenzie “Kurt’un kanunu şöyledir: Her kim ki bir Kurt’un canını alır, bunun cezasını halkından on kişi çeker. Bu bedel çok diyarda aynıyla ödenmiştir; çok diyarda da o şekilde ödenecektir.”

  12. Malemute Kid “Hayat bir oyun ve insanlar da o oyunun kumarbazları. Ellerinde ne varsa hepsini kazanma şansı binde bir olana yatırmayı göze alırlar. O tek ihtimal de ortadan kalkarsa kumardan vazgeçerler.”

  13. Kendini yeni akış mecralarına uyarlayamayan kişinin memleketine dönmesi daha iyidir; bunu yapmakta fazla gecikirse ölmesi kesindir.

  14. Akıllı bir kadın, yetersiz bir erkeğin birçok zayıf yanını kendi yenilmezliğiyle doldurabilir, adamın kararsız tabiatına zorla hitap edebilir, ruhundaki hırsı dayatabilir, onu büyük başarılara ermek için mahmuzlayabilir. Tüm bunları yapabilen, hepsinin üstesinden adamın bütün takdiri toplayacağı ve her şeyin kendisine, sadece kendisine bağlı olduğuna kalpten inanacağı şekilde gelebilen kadın, çok akıllıdır; yol yordam ve incelik biliyor demektir.

  15. Malemute Kid “Bizim bilgeliğimizin ermeyeceği kadar büyük, bizim yargılarımızın ötesinde kalan meseleler vardır. Bunların doğruluğuna veya yanlışlığına dair bir şeyler söyleyemeyiz ve yargıya varmak da bize düşmez.”


DEĞERLENDİRMELERİM:

 

Konu: Eserde, Kanada’nın batısındaki altın madenciliği zamanlarında yaşanan sıra dışı, vahşi ve zorlu yolculuk deneyimleri konu edilmektedir

 

Üslup: Eser, yazarın kendisine has sade ve net anlatımı ile okuyucusunu genel olarak olay örgüsünün içine sokmayı başarmaktadır. Hatta, eserin konusunun geçtiği mekanların betimlemesinin sadeliği ve netliği karşısında birçok zaman okuyucusuna kutuplarda yaşanabilecek olası bir mücadelenin tecrübesinden küçük kesitleri dahi canlandırmayı başarmaktadır. Eserin üslubuna ilişkin asıl değinilmesi gereken unsurun ise, hikayenin bölüm bölüm farklı karakterlerin gözünden okuyucuya aktarılarak, birden fazla mekan ve ana karakter varmışçasına tasarlanmış olmasıdır. Hepsi de aynı coğrafyada yaşanan olaylarda, karakterlerin küçük de olsa birbirleriyle bağlantıları olabilse de, olay örgüsü 3 ana karakter üzerinden dizayn edilmiştir. Bu yönüyle oldukça sıra dışı bir üsluba sahip olduğunun ifade edilmesi gerekmektedir.

 

Özgünlük: Eser, konusu itibariyle yaşanmış olaylara binaen tanzim edildiğinden özgünlük unsuru yönünden yüksek bir beklentiye sahip olunmaması gereken kitaplardandır. Bununla birlikte, üslup yönünden yukarıda bahsedilen hususlar dikkate alındığında özgün olduğu ifade edilebilir.

 

Karakter: Üslup bölümünde ifade edilen hususlar dikkate alındığında, eserdeki benzer coğrafyalarda geçen farklı hikayelerin terkibinden yararlanılması, karakter şemasının oldukça kalabalıklaşmasına sebep olmuştur. Bu yönüyle eser, okuyucu için karakter şemasını anlamlandırmayı kimi yerlerde zorlama ihtimaline sahiptir. Bu durum kimi zaman anlatımda kopukluk hissiyatına da sebep olabilmektedir.

 

Akıcılık: Yazar tarafından tercih edilen sıra dışı üslup neticesinde, kimi zaman karakter şemasının takibinden kaynaklı akıcılık sorunu yaşanmaktadır. Ancak eser, konusu itibariyle sürükleyiciliğinden hiçbir şey kaybetmeden son sayfasına kadar kendisini okutmayı başaran kitaplardan birisidir.

 

Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:

 

Konu: 8

Üslup: 9

Özgünlük: 7

Karakter: 6

Akıcılık: 7

 

puanlarını alan eserin genel ortalaması  7,4 puandır. Eser, diğer Jack London eserlerine göre 8 barajına çok yakın gözükmese de, bir dönem kitabı olarak kesinlikle incelenmesi gereken evrensel mesajlara ve sıra dışı bir edebi üsluba sahiptir.

 

(*) : Alıntılarım başlığındaki bütün kısımlar:

KURDUN OĞLU

Yazar: Jack London

Yayınevi: Turkuvaz Kitap

Baskı: 1. Baskı – Nisan 2022

kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.

Yorumlar


bottom of page