YORUMLARIM:
Ünlü bilim insanı Charles Darwin tarafından kaleme alınan eserde, Beagle isimli İngiliz Kraliyet Donanmasına ait gemiyle ABD’ye yaptığı 5 yıllık bir yolculuğa ilişkin gözlemler konu edilmiştir.
Yazarın bilimsel kimliği sebebiyle eser, bir bilim günlüğü olarak da nitelendirilebilmektedir. Özellikle çevresinde ve gördüğü bütün canlıları detaylıca gözlemleyen yazar, onların benzer familyalarına ve doğasına ilişkin oldukça isabetli gözlemler yapmıştır.
İnsanlığın genel olarak düşündüğü, birçok türün bir sebepten dolayı yok olmasının ise sanıldığından daha fazla komplikasyonun ve hadisenin cereyanı neticesinde meydana geldiğini ifade etmektedir. Söylemleri, temellendirmeleri neticesinde çok daha mantıklı gözüken yazarın bu konuda herkesi ikna edebilecek bir basitlik ile kendisini ifade etmesi, kalemine de hakim olduğunu göstermektedir.
Güney ABD bölgesinin doğal zenginliklerini ve habitatını detaylı bir şekilde gözlemleyen yazar, Antarktika gibi bölgelerin de evveliyatına ilişkin önemli saptama ve tahminlerde bulunmuştur.
Günümüzde beşeri bilimlerin gelişmesinde özellikle önemli rol oynayan dönemin bilim insanlarından olan yazarın, hem kaleminin hem gözlem yeteneğinin güçlü olduğu açıkça görülmektedir.
Eserin eleştirilmesi gereken kısımlarının başında ise, kesinlikle ismi gelmektedir. Hem işlemiş olduğu konular dikkate alındığında çok kısa bir kısmı ifade eden hem de kitabın genel akışıyla uyumlu olmayan bir isim seçildiğinin ifade edilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak eser, Charles Darwin’e meraklı olan ancak onun bilimsel eserlerini incelemeye yeni başlayacak olanlar ya da bilimsel konular öğrenmek istese de teknik tabirlere çok kapılmadan kendisini geliştirmek isteyenler için kesinlikle okunması gereken eserlerden birisidir.
ALINTILAR(*):
1. Günümüzde kemirgen cinsleri türlerinin sayısı ve büyüklüğü nedeniyle, ayrıca nüfuslarının çok olmasıyla Güney Amerika’nın her yerinde karşımıza çıkmaktadırlar; bu hesapla, onlara fosil halinde de rastlayabileceğimizi düşünebiliriz. Bu kıtanın geçirdiği değişimin insanı hayrete düşürmesi işten bile değildir. Bir zamanlar bu kıtaya Afrika’nın güneyinde olduğu gibi devasa canavarlar doluşmuş olmalıyken, şimdi sadece tapir, guanako, armadillo ve kapibara gibi hayvanları görüyoruz; ataları olan bu türlerin yanında hepsi minicik kalıyor. Soyu tükenmiş bu dört ayaklıların büyük çoğunluğu, belki de tamamı, yakın bir çağda yaşamışlardı; birçoğu da var olan yumuşakçaların çağdaşıydı.
2. Hayvanların büyük çoğunluğunda her bir hayvan türünden neredeyse bağımsızmış gibi görünür; ancak bir türün tüm canlıları aynı yasalarla birbirine bağlı oldukları gibi, ağaçtaki diğer tomurcuklara ya da bitkisel hayvandaki diğer poliplere de benzer.
3. Sibirya’nın ikliminin, önceki sayfalarda sözünü ettiğim fiziki değişimlerden önce, günümüzdeki güney yarım küreye benzer olduğuna inanacak olursak- bu durum, mevcut olguları bir yarımküreden diğerine aktardığımız farazi vakanın gösterdiği gibi diğer olgularla da uyumlu olduğundan aşağıdaki sonuçlara varmamızın mümkün olduğu düşünülebilir: Birincisi, eskide soğuk bu kadar sert değildi; ikincisi, kar uzun süreler boyunca toprağı kaplamıyordu; üçüncüsü, bitki örtüsü aynı enlemlerde bugün olduğundan daha tropik nitelikteydi; ve son olarak, bu bölgenin kuzeyine kısa bir mesafede toprak sürekli olarak donmuş halde olabilirdi: Dolayısıyla yüzeyin birkaç metre altına gömülmüş herhangi bir hayvan ölüsü yüzyıllar boyunca korunabiliyordu.
4. Kaptan Cook ikinci yolculuğunda Kerguelen Adaları için “Kökü insanın ayak başparmağı kadar bile büyük olmayan bu ot muazzam bir uzunluğa sahiptir,” diye yazar. “Daha önce de bahsettiğim gibi, bu otun yetiştiği bazı resiflerde kırk üç metrelik bir iple denizin dibini bulamamıştık. Demek ki su çok daha derin olmalıydı. Bu ot suda çapraz yönde yetişmediği, hatta dibe oldukça dikey bir şekilde indiği, sonrasında da büyük bir kısmı suyun yüzeyinde metrelerce yayıldığı için, bu bitkinin boyunun bazı yerlerde yüz metrenin üzerine çıktığını söylesem yalan olmaz.”
5. Doğanın cansız tüm güçleri kayasından karına ve buzuna, rüzgarından suyuna birbiriyle savaş ederken, insana karşı birlik oluyordu. Burada hüküm süren onlardı.
DEĞERLENDİRME:
Konu: Eserde, yazar Charles Darwin’in Beagle isimli İngiliz Kraliyet Donanmasına ait gemiyle Güney ABD’ye yaptığı 5 yıllık bir yolculuğa ilişkin gözlemler konu edilmiştir.
Üslup: Yorumlar bölümünde de açıkça anlatıldığı üzere, yazar tarafından bilimsel gözlemlere dayanan tespitlerinin sade ve net bir anlatım biçimiyle ifade edilmesi sayesinde eser, herkes tarafından anlaşılabilecek bir bilimsel günlüğe dönmüştür. Bu yönüyle de türüne göre kendisinden beklenenin fazlasını vermeyi başarmaktadır.
Özgünlük: Eser, niteliği itibariyle bu kategoride değerlendirilmeyecektir.
Karakter: Eser, niteliği itibariyle bu kategoride değerlendirilmeyecektir.
Akıcılık: Üslup bölümünde ifade edilen hususlar dikkate alındığında, eserin sürükleyici bir yazım türü olmadığı dikkate alınmalı ve türüne göre olabilecek en akıcı eserlerden birisi ile karşı karşıya olunduğunun belirtilmesi gerekmektedir.
Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:
Konu: 8
Üslup: 8,5
Akıcılık: 8
puanlarını alan eserin genel ortalaması 8,2 puandır. Görüleceği üzere eser, türü dikkate alındığında, 8 barajını fazlasıyla aşan bir kaliteyi ihtiva etmektedir. Bununla birlikte Darwin’i merak edenlerin hem onun bakış açısını hem de bilime yaklaşım şeklini gözlemleyebilmeleri için kesinlikle incelenmesi gereken kitaplardan birisi olduğu belirtilmelidir.
(*) : Alıntılar başlığındaki bütün kısımlar:
LAPA LAPA KELEBEK YAĞIYORDU
Yazar: Charles Darwin
Yayınevi: Can Yayınları
Baskı: 5. Baskı – Mayıs 2022
kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.
Comments