top of page

MONTE CRİSTO KONTU FİLM İNCELEMESİ



2002 yapımı Monte Cristo Kontu (The Count of Monte Cristo) filmi, Kevin Reynolds yönetmenliğinde Alexander Dumas'ın Monte Cristo Kontu isimli dünya klasiğinin sinema dünyasına uyarlaması olarak görülebilir.


FİLMİN ÖZETİ


Filmin başlangıcı adeta bir aksiyon sahnesi ile başlamış ve Napolyon Bonaparte'ın tutsak olduğu Elba adasına çıkan Edmund Dantes ve Fernand'ın Napolyon ile buluşması ile neticelenmiştir. Bu görüşme sırasında Napolyon Edmund Dantes'i özel olarak kenara çekmiş ve ona Colonel Villefort'a teslim etmesi için bir mektup taşımasını istemiştir. Bu esnada onları gözetleyen Fernand ise, durumdan şüphelenmiştir. Dantes'in sevgilisi olan Mercedes ile evlenmeyi ve onu Dantes'ten çalmayı isteyen Fernand'ın karşısına ise, Dantes'in beklediğinden daha hızlı bir şekilde evlenmesini sağlayacak olan gemi kaptanlığına terfi edilmesi engeli çıkmıştır. Böylece Fernand'ın arkadaşı Dantes'i daha erken şekilde engellemesi zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Filmdeki bir diğer karakter olan Danglars ise, Edmund Dantes'in 2. kaptan yardımcılığından doğrudan kaptanlığa terfi ettiren geminin sahibi ve armatör Mösyö Morel'in kararına karşı, kendisini geminin kaptanı olarak hayal ederken büyük bir hayal kırıklığına uğramıştır. Böylece Fernand ile karşılıklı olarak anlaşan Danglars, Fernand'ın görmüş ve okumuş olduğu mektubu kraliyet savcısına ihbar etmiştir. Dantes ise, Bonapart'a verdiği söze sağdık kalarak mektubu okumamıştır. Kraliyet savcısı olan Mösyö Villefort ise, Dantes ile ilk görüşmesinde onun suçsuzluğuna kanaat getirse de söz konusu mektubu Dantes'ten alıp da okuduğunda bu mektubun Napolyon tarafından babasına yazıldığını fark eder. Bu durumda büyük özveri ve çalışmaları ile şekillendirmiş olduğu kariyerinin gidişatından endişelenerek mektubu imha eder ve Dantes'i ömür boyu hapisle cezalandırılması için If Şatosu'na gönderir.


Dantes, tam da Mercedes ile evlenmesinin arifesinde böyle bir durumda kalmasına anlam verememiştir. Bu esnada, kendisini kurtarması için Fernand'a kaçıp ondan yardım dilese de, Fernand'ın kendisini öldürmeye çalışarak onu polislere teslim etmesi neticesinde hayatının yaklaşık 14 yılını bu hapishanede geçirmek zorunda kalmıştır. Hapishanede Faria isimli yaşlı bir rahiple tanışan ve onunla kaçma planı kurmaya başlayan Dantes, tünel kazması konusunda kendisine yardım etmeye başlamıştır. Faria kendisine diğer taraftan çok büyük bir hazine olduğunu ve hapisten çıktıklarında o hazineyi paylaşacaklarını vaat etmiş ve yerini dahi Dantes'e göstermiştir. Tüneli kazmaya devam ettikleri ve çıkışa yaklaştıkları bir günde tüneldeki göçük altında kalan Faria'yı hücresine sürükleyen Dantes, onun hayatını kaybettiğini fark ettikten sonra, onun cesedini kendi hücresine sürüklemiş ve kefene kendisi girerek mezarlıktan kaçmayı planlamıştır. Bu durum tam gardiyanlar tarafından fark edildiği esnada kendisini If Şatosu'nun kayalıklarından okyanusa fırlatılırken bulan Dantes, hapishane müdürünü de kendisi ile birlikte suya çekerek kefeni kesmiş ve onu da boğarak öldürmüştür. Ancak bu olay sonrasında kendisini kayıtlara ölü olarak kaydetmişlerdir.


Bu aşamadan sonra Dantes, bir kaçakçı grubu olan Luigi Vampa ile tanışır. Onlar arasından ölüme mahkum edilmiş olan Jacopo ile bir düelloya zorlanarak onu öldürmekten vazgeçer ve ikisini de gemide tutması için Vampa'yı ikna eder. Bu aşamadan sonra Jacopo karakteri kendisine ömür boyu itaat sözü verir ve Dantes'in yanından ayrılmaz. Dantes ile Vampa'nın kaçakçılar grubundan çıkan Jacopo, Dantes'in intikam planını öğrenir ve onu ilk başta vazgeçirmek istese de, Dantes'in kararlı olması neticesinde ona hem hazineyi bulması konusunda hem de intikamını alması konusunda yardımcı olmaya karar verir. Kendisine Kont unvanını alarak servetinin kaynağı olan Monte Cristo adasının Kontu olarak kendisini çevrelere tanıtır. Danglar, Villefort ve Fernand üçlüsü ile yakın ilişkiler kurarak onların hayatına girmeye başlar. Fernand'ın oğlu Albert'i de Vampa'nın çetesinden kurtarmış gibi ailenin güvenini kazanan Dantes, en sonunda gerçek yüzünü öncelikle Danglars'a göstererek onu düşürdüğü bir tuzak ile öldürür. Danglars'ı öldürmeden önce ise, gerçek kimliğini onun da öğrenmesini sağlayarak ilk intikamını almış olur. Ardından, Mösyö Villefort ile Fernand'ın kendi servetine ilişkin taşımadaki servetini çalmaları için kendisini takip etmelerini sağlayan Dantes, onları da Danglars'ı aynı şekilde düşürdüğü gibi tuzağına düşürür. Villefort'a babasını Fernand'a öldürtmesi için ikna etmesi hususunda itiraf ettiren Dantes, onu tutuklatarak tıpkı onun kendisine yıllar önce yaptığı gibi If Şatosu'na gönderilmesini sağlar. Son olarak Fernand ile hesabını görmek isteyen Dantes, Mercedes ile konuşmaları sırasında Mercedes'in gerçek kimliğini fark etmesi ile gerçekleştirmek istediklerini ve kendisini hapishaneye atıldıktan sonra bir ay içinde baş düşmanlarından olan Fernand ile evlenen eski sevgilisine karşı da büyük kin beslemektedir. Mercedes ise, onunla olan konuşmalarından birisinde sonunda Albert'in aslında Dantes'in oğlu olduğunu itiraf etmiştir. En son Fernand iflas etmek üzere iken kendisini tuzağa düşüren Dantes, Fernand'ın kendi hazine sandıklarını alarak kaçmasını engellemiş ve kendisine içi boş sandıklar bırakmıştır. Orada tam kendisi ile düelloya tutuşacakken, Albert gelmiş ve babasını savunmak için Dantes ile dövüşmeye başlamıştır. Ancak bir süre sonra Mercedes olay yerine gelmiş ve gerçekleri itiraf etmiştir. Fernand'ın ilk başta canını bağışlayan ve kaçmasına göz yuman Dantes, bir süre sonra Fernand'ın bu durumu gururuna yediremeyerek geri dönmesi akabinde kendisini düelloda öldürmüştür. Böylece film, Mercedes, Albert ve Dantes'in birlikte yaşadığı bir mutlu sonla tamamlanmıştır.


KARAKTER ANALİZLERİ


Filmin başrolü olan Edmund Dantes'i canlandıran James Caviezel, karakterin duygu değişimlerini yaşadığı travmaları oldukça etkili bir şekilde izleyiciye tesir ettirmeyi başarmıştır. Bunun yanında, diğer ana karakterler olan Fernand karakterini canlandıran Guy Pearce ise, yapımcı ve yönetmenin tercihi ile kitaptakinden daha farklı bir yorum ile tasvir edilmiş bir kötü karakter olarak izleyiciye lanse edilmiştir. Karısı Mercedes'e karşı kaba davranan, hırslı ve amacına ulaşmak için bütün yolları mübah olarak gören bir karakter olarak bütün filmlerde karşımıza çıkan sıradan bir kötü karakter tahlili olduğu bu yönden tartışmasızdır. Bununla birlikte filmdeki kötü karakterler yalnızca Fernand ile sınırlı değildir. Burada en dikkat çekenlerden birisi yine Kraliyet Savcısı Mösyö Villefort ve tabi ki Danglars'dır.


Villefort ile anlaşan Fernand'ın, Mercedes ve ailesi ile birlikte Dantes'in tutuklanması konusunda savcıya yardım için gittikleri sahnede karşılıklı anlaşmaları Villefort'un ise, Fernand kadar, cesur olmayan ve sinsi bir şekilde planlar kurarak düşmanlarını elimine etmek istediğini izleyiciye hissettirmiştir.


Bununla birlikte Danglars ise, diğer iki kötü karakterden farklı olarak, çıkarcı ve yalnızca maddiyatçı bir insanın Makyavelist yaklaşımla hareket ettiğinde bütün kötülükleri yapmayı göze alacağını göstermektedir. Burada ilk başta Fernand'a vermiş olduğu fikir ve Dantes'in hazinelerini çalmak için Fernand ile anlaşma yapmaları da bu huyunu açıkça göstermektedir. Dolayısıyla Danglars gibi karakterlerin dostunun olmadığı yalnızca çıkarlarının olduğu aşikardır. Bu değerlendirme film özelinde Fernand için de yapılabilecek bir değerlendirmedir. Özellikle eşine ve çocuğuna karşı davranışları dikkate alındığında bu tahlilin onun için de geçerli olduğu aşikardır.

KİTAP İLE KIYASLAMALAR


Kitap ile kıyaslandığında bir uyarlama eseri olduğu aşikar olan filmde kitabı okuyup da izleyenler için olayların oldukça değiştirilmiş olduğunu görmek hayal kırıklığı yaratabilir. Açıkçası kendim için ilk sahnelerden itibaren bu durumu yaşadım. Fernand'ın Napolyon ziyaretinde aslında orada olmadığı ve Mercedes ile olduğu, mektubu verişini gören asıl kişinin Danglars olduğu ve kitapta özellikle Danglars ve Villefort'un hayatı üzerinden hareket edilirken filmdeki ana kötü karakterin adeta Fernand olarak gösterilmesi bunlardan birkaçı diyebilirim. Kitabı okuyanların dikkat edeceği bir diğer önemli nokta ise, Fernand'ın aslında Mercedes'e olan sevgisidir. Filmde her ne kadar tamamen kötü bir karakter olarak nitelenebilmek için onu aldatan ve ona kıymet vermeyen birisi olarak gözükse de; Fernand, orijinal eserde yaptığı her kötülüğü sevdiği kadın için yapan bir karakter olarak tasvir edilmiştir. Albert'in Dantes'in oğlu olduğu gerçeği de kitap ile uyuşmayan bir diğer bilgi olarak filmde kendisini göstermiştir.


Bunun yanında filmde Danglars, Fernand'ın daha da alt seviyesinde bir insan olarak lanse edilmiş olsa da, esasında Danglars eserde, Fransa'nın en güçlü bankerlerinden birisidir. Romanın olay örgüsü içerisinde de büyük bir etkisi vardır. Filmde bir diğer aksiyon unsuru olarak değiştirilen unsur ise, Danglars'ın öldürülme sahnesidir. Orijinal eserde Danglars'ı Luigi Vampa'nın çetesinin tutsağı olarak açlıktan öldürmek isteyen Kont, onun en sonunda yaptıklarından pişman olmasına dayanamayarak yaşamasına izin vermiştir.


Kitapta ayrıca, Jacopo karakterinin sürekli Kont'un yardımcısı olarak lanse edilmesi de hikayenin değiştirildiği örneklerden bir diğeridir. Jacopo'yu kurtardıktan ve çeteye katıldıktan sonra Dantes, adadaki serveti kendi başına çıkarabilmek için çetenin kayığını almış ve bulundukları adada kendisini sakatlanmış olarak göstererek kendisini tek bırakmalarını sağlamıştır. Sonrasındaki bölümlerde de, Dantes'in yardımcısı Ali isimli, Osmanlı buyruğundan satın alarak çalıştırdığı dilsiz bir köledir.


Kitapta oldukça dikkat çekici bir yere sahip olsa da, filmde hiç bahsedilmeyen karakterlerden birisi Caderousse'dir. Eserde geçen olayların büyük bir kısmı filmde yer almamış ve eserin büyük bir bölümü kesilip değiştirilerek oluşturulan bu uyarlama eseri, kitaptan esinlenerek oluşturulan tarihi bir aksiyon filmi olarak izlenmesi halinde etkileyici görülebilir. Ancak eseri okuyanlar veya merak ettikleri için filmi izlemek isteyenler için yanlış bir tercih olacaktır.


DEĞERLENDİRME VE PUANLAMA


Kitap yukarıda bahsedilen başlıklarda belirtmiş olduğum kıstaslar çerçevesinde bir Monte Cristo Kontu hayranı olmama rağmen, filmden beklentimi karşılayamadığı için 10 üzerinden 6 puan vermeyi uygun gördüm.


Bu puanın sebebi ise, eserin klasikler arasında olmasını sağlayan unsurların değiştirilip çıkarılarak sıradan bir tarihi aksiyon filmine çevrilmiş olması diyebilirim. Bu değişikler ile, birtakım etkileyici replikler izleyicilerin aklına kazınmış olsa da, Edmund Dantes'ten öğrenilmesi gereken doğu dünyasının mistisizmi, iç dünyasındaki inançlı kişiliğinin kendisini getirdiği nokta ve diğer birçok önemli husus kaybedilmiş gibi geldi.


Yan karakterlerin olaya etki edişlerinde gerçekleştirilmiş olan birçok değişiklik, kitabı okuyanlar için de sinema severler için de ilgi çekici içerikler olarak değerlendirilebilirdi. Bu yüzden neden birçok yerin değiştirildiği ve hikayenin olduğundan daha farklı öğelerle sunulduğunu da bir izleyici olarak mantıklı ve ilgi çekici bulmadığımı söylemek zorundayım.


Yukarıda da söylediğim gibi, tarihi bir aksiyon filmi izlemek isteyenler için önerebileceğim bir film olsa da, Monte Cristo Kontu filmini eseri merak edip izlemek isteyenler için kesinlikle öneremeyeceğim.



Not: Değerlendirmenin başında kullanılan film görseli Pinterest isimli site) adresinden alınmıştır.

Comments


bottom of page