YORUMLARIM:
Gogol'un en önemli eserlerinden birisi olan kısa bir hikayenin anlatıldığı eser, hem döneminin perspektifine getirilen hem de doğuya ilişkin mistik yaklaşımları ile dikkat çekici bir öykü barındırmaktadır.
Eserin başlangıcında, ana karakter Çartkov isimli bir ressamın bir gün parasızlık içinde kariyerine devam etmek isterken ucuz bir resim almasıyla başlayan olaylar, okuyucu ve ana karakter için hiç beklenmedik bir sona ulaşmaktadır.
Resmi satın alan Çartkov'un başına ilk başta resimdeki bir askerin canlanmasını gördüğü bir rüya ile kendisine istediğinde altın istediğinde de yetenek bahşettiği bir senaryo meydana gelir. Rüyadan uyanan ressam ev sahibine kira ödemek için para dilediğinde aynı rüyasındaki gibi bir kese para tablonun altında belirir. Bu duruma çok şaşıran ressam bir süre sonra resmine kendisini vermeye karar verip elindeki imkanı kullanarak çok başarılı olmak ister. Bu isteği doğrultusunda portre de kendisine inanılmaz bir yetenek bahşetmiş ve kısa zamanda bulunduğu yerdeki en ünlü portre ressamlarından birisi haline gelmiştir. Ancak bir süre sonra yaptığı işten sıkılmış halde hayatını paraya adadığında bu yeteneğinin ortadan kaybolduğunu görmüştür. Çünkü portre, ya yetenek ya da para bahşetmektedir. Bir anda tıkanıp kalarak kendisini yalnızlığa hapseden Çartkov, elindeki paralarla sanata düşmanlık besleyerek bütün kaliteli resimleri imha etmek için onları müzayedelerde satın almaya başlar. Bir süre sonra cinnet geçirmeye başlayarak sonunda intihar etmiş şekilde parçaladığı resimlerle bulunur. Ardından evindeki bütün resimler müzayedede satışa çıkar ve bu portrenin hikayesini babasından öğrenen bir kişi portreyi satın almak için kızışan bir çekişmede portrenin acı hikayesini anlatır.
Bu hikaye, alıntılar kısmında bahsedildiği üzere, özellikle delici bakışları ile sahibini tesir altında bırakan iblisin portresinden başkası değildir. O yüzden kim ona sahip olursa, bir süre sonra ya işine verdiği önemle çok ünlü olmakta ya da maddiyatçı ise, zengin olmaktadır. Çartkov da ikinci olan ve kolay yol ile sanatını heba ederek kendisini taklitçilik uğruna kaybeden sanatçılardan olarak anımsanacaktır.
Görüleceği üzere, 96 sayfadan teşkil edilmiş olan eser, okuyucu için derin manalara gelebilecek kısa ve öz bir tahlil sunmaktadır. Bu hayata, taklit ve para gibi araç olması gereken unsurlar için mi gelindiği, yoksa gerçekten yapılan işin en iyisini gerçekleştirmek için elinden geleni yaparak hatırlanmak istenen birisi mi olacağına kişinin kendisi karar verecektir. Maddiyata ve araç olarak kullanılması gereken parayı yegane amaç olarak telakki eden insanlar, bu amaca ulaşırken de ulaşmaları halinde de insanlığın şanına yakışan şerefe nail olamayacaklardır. Önemli olan, belirli bir servete ulaşmak değil, çizilmiş ve belirlenmiş olan bir hayat amacı uğrunda hareket etmek olmalıdır. Böylece söz konusu maddiyat da bir süre sonra yapılan işin kalitesi ve ona duyulan tutku sayesinde sahibine ulaşacaktır. Ancak yalnızca para uğruna yaşanan bir hayat, maalesef hedefi belli olmayan yelkenlinin rüzgarın yönüne göre savrulmasından ibaret olacaktır.
İşte Gogol'un Portre eseri de, bu gerçeği en akılda kalıcı hikayelerden birisi ile okuyucuya tesir ettirmeye çalışmaktadır.
Sonuç olarak eser, her yaştan insanın kesinlikle okuması gereken kült kitaplardan birisi olduğunu açıkça göstermektedir.
ALINTILAR(*):
Eserin konusunu kaygısız, kayıtsız, onu hissetmeden alıyorsan eğer bu konu ancak, hani mükemmel bir insana erişmek arzusuyla bir neşterle silahlanmışın da, onun iç organlarını açıp iğrenç bir adam gördüğünde tanık olduğun gerçeklik gibi, kendi korkunç gerçekliği içinde, erişilmez, herkesten saklı bir düşüncenin ölgün ışığı altında karanlık içinde mi beliriyor eserde?
Bana göre, bir şeyden anlamadığını dosdoğru konuşan adam, ikiyüzlü olup da bilmediği bir şeyi bildiğini söyleyen, olanı da pisleyip bozmaktan başka bir işe yaramayan adamdan daha iyidir.
Bu gözlerde öyle bir kuvvet vardı ki, aynen oldukları gibi nakletmek sanki mümkün değildi. Ancak ne olursa olsun onlardaki en ince çizgileri ve tonları bile bulup çıkarmaya, onların sırrına ermeye karar verdi... Ama tam işe girişip de fırçasıyla derinlerine dalmıştı ki bu gözlerin, ruhunda öyle tuhaf bir tiksinti, öyle anlaşılmaz bir ağırlık doğuverdi ki, bu fırçayı bir süreliğine atıp ancak ondan sonra tekrar girişmek zorunda kaldı. Ancak bir türlü devam edemedi bu gözlerin derin bakışlarının tesiri dolayısıyla. En sonunda tefeciye bu resmi bitiremeyeceğini ifade etti. O tuhaf tefecinin bu sözler karşısında nasıl da değişiverdiğini görmek gerekti. Babamın karşısında dizlerinin üzerine attı kendini; kaderinin ve şu dünyadaki varlığının buna bağlı olduğunu, babamın fırçasıyla canlı çizgilerine dokunmuş olduğunu, eğer gerçeğe uygun resmederse hayatının tabiatüstü bir kuvvetle tabloda muhafaza olacağını, böylece asla tamamen ölmeyeceğini, şu dünyada bulunmak zorunda olduğunu söyleyerek portreyi bitirmesi için yalvarmaya başladı. Babam, bu sözlerden dehşete kapıldı: bunlar öylesine tuhaf ve korkunç göründüler ki ona, fırçasını da, paletini de fırlattı ve dosdoğru odadan dışarı attı kendini.
Gördüğün her şeyi incele, öğren; her şeyi fırçana konu et, ama her şeyde ruhani bir fikir bulmayı bil ve en çok da varlığın yüksek sırrına erişmeye çabala. Kim ki mübarek olanı seçer, ona sahip olur. Yaratıcı bir sanatçı, önemsiz temalarda da yüce konularda olduğu kadar büyüktür; hor görülende hor görülecek bir şey yoktur onun için, zira yaratılmışın muhteşem ruhu görülse de seçilir onun içinde ve hor görülen de yüksek bir ifade kazanır, zira onun ruhunun arafında süzülür. Tanrısal, semavi bir cennete yapılan gönderme, insan için sanata saklıdır, bu yüzden de bir tek sanat, her şeyden üstündür.
Kimde bir kabiliyet varsa ruhen herkesten arı olmalıdır. Başka biri olsa çok şeyden ötürü affedilir de, o affedilmez. Aydınlık bayramlık kıyafetleriyle evinden çıkan birinin pislenmesi için arabaların birinin tekerinden sıçrayan çamur kafidir; o vakit kalabalıklar sarar çevresini, parmaklarıyla gösterirler onu ve şapşallığını anlatır dururlar, oysa bu kalabalık, gündelik kıyafetleriyle geçmekte olan diğer yayaların üzerindeki sayısız lekeyi hiç fark etmemektedir. Zira gündelik kıyafetlerin üzerindeki lekeler fark edilmez.
Konuşan soyadları, özellikle taşmalarda ve satirlerde kendine yer bulur, bunu da doğal saymak gerek, çünkü yazar, sansürün ezici ağırlığı altında, okurun sezgilerine de hitap etmek zorundadır. Ama sadece taşlama ve satirde değil. Mesela Dostoyevski'de de çokça konuşan soyadlarına rastlanır. Bir tek örnek vermekle yetineceğim; Suç ve Ceza'nın ünlü kahramanı Raskolnikov'un soyadı, (Rusça) kelimesinden türetilmiştir ve bu da, 17. yy ortalarında Rus Ortodoks kilisesindeki bir bölünmenin adıdır. Bölünme, ayrılma anlamına gelir. Hem bu anlamıyla hem de dinsel tınısıyla, Dostoyevski'nin kişiliği parçalanan kahramanına çok uygun bir isimdir. Portre'nin ilk bölümünün kahramanı ressam Çartkov'a bakalım. Gogol bu soyadını aslında (Rusça) ve (Rusça) kelimesinden türetmiş olmalı; bu da iblis, şeytan demektir.
Öte yandan, dönemin sermaye birikimi eğilimlerine yönelik şu sözler de, dahice bir öngörü barındırıyor içlerinde " Bizim 19. yy çoktandır, sadece kağıtların üzerindeki rakamlar şeklinde görünen milyonlarıyla hazza dalmış bankerin sıkıcı suretini teessül (sermaye edinmek) etmiştir."
DEĞERLENDİRME:
Konu: Çartkov isimli ana karakterin bir portre satın alması ve portrenin adeta sihirli güçlere sahip olması neticesinde ana karakterin başından geçenlerin düşündürücü bir müşahede yöntemi ile okuyuculara yansıtılması konu edilmiştir.
Üslup: Yazarın üslubu, eser boyunca okuyucuyu yormayan, mesajını net ve açık ifadelerle ileten bir yöntem ile meydana getirilmiştir. Bu sebeple eserin, hikayelerde olması gerektiği gibi yalın ancak tesirini de kaybetmeyen bir üslup kullanılması sebebiyle oldukça üst düzey bir biçeme sahip olduğu söylenmelidir.
Özgünlük: Eserin yazıldığı dönem ve konusuna bakılacak olursa, yazıldığı döneme göre oldukça özgün bir konuya sahip olduğu ifade edilmelidir. Sonradan benzer nitelikte kitaplar kaleme alınmış olsa da, türünün ilk örneklerini teşkil etmesi bakımından özgünlük kategorisini tam manasıyla ihtiva eden bir eser olduğu açıktır.
Karakter: Eserde birkaç yerde yardımcı karakterler ile hikaye desteklenmiş olsa da, büyük bölümünde Çartkov isimli ana karakter üzerinden bir insanın ve sanatçının yapmaması gerekenlerin anlatıldığı aşikardır. Bu sebeple karakterler, daha çok bir amaç uğruna yararlanılan vasıtalar olarak akılda kalıcı bir olay örgüsü ile didaktik aktarımları gerçekleştirmektedir.
Akıcılık: Üslup bölümünde belirtilen olumlu değerlendirmeler neticesinde özgünlük unsurunun da birlikte olduğu eser, ilk sayfasından itibaren akıcı ve sürükleyici bir hikaye olarak akıllarda yerini almaktadır.
Genel: Belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:
Konu: 8.5
Üslup: 9
Özgünlük: 9
Karakter: 8
Akıcılık: 9
puanlarını alan eser, genel ortalama olarak ise, 8.7 puan almayı hak ederek kesinlikle okunması gereken eserlerden birisi olduğunu açıkça göstermektedir.
(*) : Alıntılar başlığındaki bütün kısımlar:
PORTRE
Yazar: Nikolay Vasilyeviç Gogol
Yayınevi: Remzi Kitabevi
Baskı: 1. Baskı – Nisan 2019
kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.
Comentários