YORUMLAR:
Beslenme uzmanı bir doktor ve editör tarafından kaleme alınan eserin niteliği itibariyle bir kişisel gelişim kitabı olduğunu belirtmek gerekmektedir. Ancak bu eserde daha çok danışanlarının tecrübelerine değinen doktorun daha interaktif bir dille kaleme alınmış bir eser meydana getirdiğinden bahsetmek mümkündür. Kitabın ana omurgasını oluşturan Ayurveda prensipleri ve Hinduizm ile insanların biyolojik saatlerine göre yaşamasının yeterli olacağı ve vücut tiplerine göre farklı beslenme ve uyku düzenlerine sahip olmaları gerektiğinden bahsedilmektedir. Modern şehir hayatının getirdiği düzensiz bir yemek ve çalışma alışkanlıklarına değinilen eserde bu yönteme göre bir plan oluşturulmasının herkes için mümkün olduğu da ifade edilmektedir.
Kitap, genel manada vücudun biyolojik yapısına ilişkin genel bilgiler ile okuyucunun zihninde hangi programı neden o saatlerde yapması gerektiğine ilişkin soruların cevabını açıklamaktadır. Bununla birlikte bazı yerlerde, özellikle zorunluluğu olan insanlar bakımından bazı takviyeler alınması gerektiğinden de bahsedilmiştir. Fakat bu aşamada bazı çelişkiler sebebiyle birtakım soru işaretleri meydana gelmektedir. Vücudun doğal saati ve yapısı ile yaşanılması tavsiye edilen bir programa başka ek takviyelerin eklenmesi diğer doktorların da söylediği telkinlerde olduğu gibi şüpheler uyandırmaktadır. Ancak genel manada eser sayesinde hem uyku tiplerinin çeşitliliğinin anlaşılması hem de vücudun spor yapma alışkanlığını daha iyi anlayabilmek için oldukça güzel unsurların olduğundan bahsetmek gerekmektedir.
Notlar kısmında da kısaca bahsedildiği üzere, hem uyku tipi, hem spor hem de beslenme bakımından 3 tip insan olduğu ifade edilmiştir. Bu 3 değişik vücut yapısı ile ilgili de tavsiyelere eserden net bir şekilde ulaşabilmek mümkündür. Özen gösterildiğinde ve dikkatli bir şekilde takip edildiğinde birkaç haftada dahi insanlar üzerinde önemli değişimlere sebep olabilecek düzen programı incelemeye değer mahiyettedir.
Sonuç olarak, bazı yönleriyle kişisel gelişim kitabı izlenimi uyandırsa da, eserin asıl niteliği okuyucuların biyolojik saatleri ve hayat düzenlerini nasıl olması gereken ideal durumuna getirmelerine ilişkin bir kılavuz mahiyeti taşımaktadır. Özellikle insan vücudunu biraz daha yakından tanımak isteyen kişiler için uygun bir başlangıç kitabı niteliğinde olan eserin incelenmesi yerinde olacaktır.
NOTLAR (*):
Psikologlar vücudun doğal bir ritminin olduğunu bilirler, buna Sirkadiyen ritim adı verilir.
Uykunun en derin evresine gece saat 02.00 civarında geçtiğimizi de, vücut ısımızın gece saat 4’te daha düşük olduğunu da bu sayede biliyoruz. Vücudumuzun en keskin kan basınç artışını yaşadığı saat yaklaşık olarak 6.45’tir, tuvalete çıkma isteği ise ortalama olarak sabah 8.30’da gelir. Sabah 10 sularında, ussal uyanıklığımız en yüksek seviyededir. Sindirim sisteminiz ise, öğlen daha çok çalışır. Öğleden sonra sindirimimiz azaldığında, koordinasyonunuz, tepki verme süreniz ve kardiyovasküler gücünüz artış yaşar. Gün batımından sonra, kan basıncı ve vücut ısınız günlük olarak çıkabileceği en yüksek seviyeye ulaşır. Saat 21 gibi beyniniz uyku hormonu olarak bilinen melatonini salgılamaya başlar ve sindirim hızınız yarıya düşer. 22.30 civarında ise bağırsak hareketleri yavaşlar ve sindirim sistemi çok az çalışır hale gelir. (Not: Kardiyovasküler, kalp veya kan damarlarının genelini içeren gruba verilen genel bir adlandırmadır.)
Hipotalamus beynin merkezinde bulunur ve vücuttaki tüm sistemleri düzenlemekten sorumludur.
Kan basıncımız sabah uyandığımızda keskin bir şekilde yükselir ve gün içinde yavaş yavaş düşer. Kortizol vücudumuzun ürettiği bir steroiddir ve bazen stres hormonu olarak da adlandırılır. Akşam yattığımız zaman vücudumuzdaki kortizol seviyesi düşüktür ve gece boyunca artar. Kortizol seviyesi gün içinde azalır, her yemek sonrası az miktarda yükselir. Sabahları bağırsaklar uyanır ve normalin 3 katı daha çok çalışır, bunun sonuçları tahmin edilebilir. Jet lag esnasında pek çok insanın kabızlık problemi yaşamasının sebebi de budur.
Ayurveda, bir yaşam felsefesi olarak vücudun doğal ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş bir düzenin adıdır. Kökeni Sankskritçe’den gelmektedir. Ayurveda’da gün 6’ya ayrılır. 06-10 arası, kapha enerjisi tarafından yönetilmektedir. Bu enerji su ile özdeşleştirilir. Vücut bu saatlerde daha cansız ve ağır olabilir, bunun sebebi su tutma ya da tıkanıklıktır. Vücut ve zihin, gün ışığının etkisiyle yavaş yavaş uyanmaktadır; yeni günle senkronize olabilmek için egzersiz, meditasyon ve yemeğe ihtiyaç vardır. Biraz egzersiz ve yemekle dengelendiğinde, kapha enerjisi boğucu olmaktan çıkar ve sabah yapmanız gereken işlerde sağlam, sakinleştirici bir etkiye sahip olur. 10-14 arası, pitta enerjisi tarafından yönetilir; bu enerji ateşle özdeşleştirilir. Bu saatlerde zihin ve sindirim sistemleri tam gaz çalışır. Günün en büyük öğününü yemeniz ve yoğun bir şekilde çalışmanız için doğru zamandır; vücudunuzun spora ihtiyacı yoktur, çünkü zaten tamamen uyanıktır. 14-18 arasında, vata enerjisi tarafından yönetilir; bu enerji hava ile özdeşleştirilir. Hızlı refleksler ve hızlı düşünme zamanıdır. Bazı insanlar için dikkatin dağılması ve susuzluk zamanı da olabilir. Eğer sabah ve öğlen yeterince yemek yemediyseniz, bu hafif ve hızlı enerji sizi sarsabilir ve gerginlik yaratabilir. 18-22 arası, enerji tekrar kapha’ya döner; vücudunuz tekrar ağır ve halsiz hissetmeye başlar, güneşin batışıyla birlikte kendini uykuya hazırlar. Saat 18.00’dan itibaren sindirim yavaşlar, yani bu vücudunuza kalori yüklemesi yapmak için yanlış bir zamandır. 22-2 arası yine pitta enerjisi tarafında yönetilir. Vücut yanmaktadır, ancak gündüz olduğundan çok daha farklı bir şekilde. Şimdi beyin, dinlenmek ve temizlenmek için derin uyku döngüleri istemektedir. Gündüz pitta enerjisi sindirime yoğunlaşırken, gece sindirimi yavaşlatır. Ancak pek çok kişi gece yarısına, hatta daha geç saatlere kadar uyanık kalır. Bir enerji dalgasıyla akşam 22.30’dan sonra daha dinç hissettiklerini söylerler. Sebebini bilmeseler de bu pitta dalgalarında sörf yapmaktan hoşlanırlar. Geç saatlere kadar uyanık kalmak, bir gece kuşu olduğunuzu göstermez; yalnızca uyku isteğinin bir tren gibi olduğunu gösterir. Önce iter ve sonra belli bir saatte istasyonu terk eder. 02-06 arası da bir vatta periyodudur. Uykunuz hafifler ve rüyalarınız daha canlı bir hal alır. Vücudunuz aktif gün döngüsüne hazırlanır. Eğer bu saatlerde uyandıysanız, mutlaka fark etmişsinizdir, hızlıca uyanır ve bitkin olmak yerine gayet hafif hissedersiniz.
Öğlen yemeğini bir protein içeceğiyle geçiştirmek vücudunuzu kandıracaktır; ihtiyacı olan tüm besin ve enerjiyi aldığını sanacak ama ertesi gün bitkin hissetmenize sebep olacaktır.
Gün boyunca zihninizde stres faktörleri ve zehirli maddeler inşa edersiniz. Eğer bunları boşaltmak için bir yolunuz yoksa bunlar size dikkat dağınıklığı olarak geri dönecektir. Bu internet oyunları, yememeniz gereken kurabiyeler, içmemeniz gereken fazladan bira, çok çalışmak ya da kontrolünüz dışındaki konuları takıntı haline getirmek olabilir. Stres seviyeniz yükseldiğinde ve onu boşaltamadığınızda bu sebepler sizi çağırır. Rahatsızlığınızı, sağlıksız alışkanlıklarla maskeleme ihtiyacı hissedersiniz. Biz buna bhoga ya da lüks ve konforda şımarma diyoruz. Bhoganın aşırılığı durumuna ise hastalık anlamına gelen roga diyoruz.
Hareketli meditasyonu genelde çocuklara farkındalık öğretirken kullanıyoruz, çünkü sıklıkla çok enerjik oluyorlar ve oturup nefes almak, onların kıkırdamasına sebep olabiliyor. Bunun yerine, onlara tekrar etmeleri için bir kelime ya da deyiş veriyor ve daire çizerek yürümelerini istiyoruz. Birkaç dakika içinde sessiz ve konsantre oluyorlar ve bu hisler birkaç saat sürüyor.
Her sabah bağırsaklarınızı çalıştırdıktan sonra tuvalete bir göz atın. Benim size dışkınızın tek uzun bir parça olması, muza benzemesi ve tek seferde kolayca çıması gerektiğini söylemem de öyle. Ayrıca suda batmaması da gerekir. Daha önce hiç böyle bir şey üretmediğinizi düşünebilirsiniz. Birkaç günde bir, küçük ve sert yumrular çıkıyor olabilir. Bunun anlamı yeterince su içmediğiniz, yeterince iyi yağ alamadığınız veya yeterince lifli şeyler tüketmediğinizdir. Bazı zamanlar gevşek ve kötü kokulu şeyler çıkartıyor olabilirsiniz, bu da yediklerinizin bağırsaklarınızda alerjik reaksiyona yol açtığını gösterir. Laktoz ya da şekeri sindirmekte zorlanıyor olabilirsiniz. Aynı şey eğer dışkıdan çok, gaz üretiyorsanız da geçerlidir. Vücudunuz size neyi sindiremediğini söylüyor, onu dinlemelisiniz. Bağırsaklarınızın her gün hareket ediyor olması gerekir çünkü her gün vücudunuza yemek giriyor. Eğer diğer taraftan hiçbir şey çıkmıyorsa, bunun sebebi vücudunuzun bir önceki gün yediklerinizi öğütememiş olmasıdır ve bir önceki yedikleriniz hala sisteminizdedir.
Güçlü metabolizma tipine sahip insanlar aynı zamanda organize planlamadan ve kilo almadan istediklerini yemelerini sağladığı için spora düşkündürler. Bunu bir süre devam ettirebilirler ve sonra araya stres faktörleri ve farklı hedefler girer. Güçlü metabolizma sahibi insanlar yemeği severler. Özenli restoran yemeklerini ve ritüeller yaratmayı severler. Güçlü kalori ihtiyacınız ve spor yapma arzınızı dengelemek orta yaşlara geldiğinizde faydalı olabilir, çünkü bu yaşlardan sonra metabolizma yavaşlamaya başlar. Eğer vücudunuz kalori ve besinler için bir depoysa, onu iyi bir yakıtla beslemelisiniz. Bu da kırmızı et ve deniz ürünlerini azaltmanız anlamına gelir. Beyaz et, yumurta ve tofu gibi proteinlere yönelmelisiniz. Az tuzlu peynirleri tercih edin; böylece vücudunuz çok fazla sodyum tutmaz. Eğer yıllarca büyük porsiyonlar yemeye ve düzenli olarak atıştırmaya alıştıysanız vücudunuz da gün boyu yüksek şekere sahip olmaya alışmıştır. Ne zaman kan şekeriniz biraz düşse, vücudunuz panikler ve gerçekten aç olmasanız bile size aç olduğunuzu söyler. Metabolizmanız da duygularınız gibi yoğun çalışır. Kızarmanıza ve terlemenize sebep olacağı için baharatlı yemeklerden uzak durmalısınız. Bu yemekler, aynı zamanda sıkışıklık hissi ve mide yanmasına da sebep olabilir.
Güçlü sporcuların daha güçlü ve rekabet seven bir yapısı vardır, bu yüzden de zorlayıcı sporları duygularınızı sıfırlamanıza yardımcı olur; hayatınızdaki her şeyi kontrol edememenin ve hayal kırıklıklarının etkisini azaltır. Egzersizle rekabeti bir arada bulabileceğiniz, basketbol, duvar tenisi ya da dövüş sanatları gibi sporlar yapmalısınız. Crossfit ve uzun mesafe bisiklet sürmek de dahil olmak üzere, gelişmenizi takip etmenizi sağlayacak sporlar, motivasyonunuzu korumanıza yardımcı olacaktır. Diğer vücut tiplerine göre çok daha detaycı ve düzen düşkünüsünüzdür. Kendinize, gösterdiğiniz gelişmenin yazılı bir kanıtını sunmak, yaptığınız egzersizlerde daha konsantre ve enerjik olmanızı sağlayacaktır. Bu vücut tipi için yüzme ideal bir egzersiz tipidir, özellikle de sakatlıklarınız varsa; çünkü yüzmek, vücudunuzu serin tutar ve eklemlerinizdeki baskıyı azaltır.
3 tip sporcu vücudu vardır. Bunlar; değişken sporcular, güçlü sporcular ve hafif sporculardır. Bunların yanında uyku düzeni olarak da 3 tip insan olduğunu belirtmek gerekmektedir. Bunlar da yine sporcu tiplerindeki gibi değişken, güçlü ve hafif olarak kategorize edilebilmektedir.
DEĞERLENDİRME:
Konu: Ayurveda prensiplerine göre vücudun biyolojik saatini okuyucuya öğretip farklı vücut tiplerine göre ideal yaşam biçimlerinin anlatılması konu edilmektedir.
Üslup: Eserin üslubu oldukça teknik tabirler ile kafa karıştırıcı hale getirilmek yerine her okuyucunun anlayabileceği ve günlük hayatında tatbik edebileceği bilgilerden ve önermelerden oluşmaktadır. Bu yönüyle yazarın mesleği gereği teknik tabirler ile okuyucuyu sıkmadan bu şekilde bir eser meydana getirmesi kıymetli bir çalışma niteliğini taşımaktadır.
Özgünlük: Eserin niteliği gereği bu kategoride değerlendirme yapılmayacaktır.
Karakter: Yine eserin mahiyeti uyarınca karakter kategorisinde puanlama gerçekleştirilmeyecektir.
Akıcılık: Belirtilen üslup ögeleri uyarınca yalın bir dil ile anlatımı gerçekleştirilen eserde, bölümler arasındaki geçişler ve konuların anlaşılabilir şemalarla ifade edilmesi sebebiyle birçok okuyucu için sıkıcı sayılabilecek bir kategoride oldukça akıcı bir eserin meydana getirilme başarısının olduğunu belirtmek gerekmektedir.
Genel: Yukarıda belirtilen kategoriler uyarınca gerçekleştirilen 10 üzerinden yapılan değerlendirmede:
Konu: 7,5
Üslup: 8
Akıcılık: 8,5
puanlarını alan eserin genel ortalaması ise, 8 puandır. Bu kategoride bir eser olarak oldukça yüksek bir puana sahip olduğunu belirtmek gerekmekle birlikte hayatına yön verip bazı değişimleri yapmak isteyen kişiler için kesinlikle incelenmesi gereken bir kitaptır.
(*) : Notlar başlığındaki bütün kısımlar:
RUTİNİNİ DEĞİŞTİR HAYATIN DEĞİŞSİN!
Yazar: Dr. Suhas Kshirsagar & Michelle D. Seaton
Yayınevi: Büyükada Yayıncılık
Baskı: 1. Baskı – İstanbul 2019
kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.
Comments