top of page

SUÇLUYORUM – EMILE ZOLA

 


Emile Zola
Suçluyorum

YORUMLARIM:

 

Yazar Emile Zola tarafından kaleme alınan eserde, Yahudi bir subayın 1800lü yılların sonundaki Yahudi karşıtlığı sebebiyle tutuklanması neticesinde, ülkenin Cumhurbaşkanına Aurore gazetesinde yayımladığı bir mektubu konu edilmektedir.

 

Söz konusu mektupta Yüzbaşı Alfred Dreyfus’a yöneltilen iftiralar ve ayrımcılık duyguları sebebiyle kendisinin sahte delil ve yalan beyanlarla tutuklanıp hızlıca cezalandırılmasından bahsedilmektedir. Özellikle Askeri Mahkemede yargılanarak cezalandırılan Dreyfus’u en başta suçlayanlar da mahkeme hakimlerini atayan üst düzey askeri kurmaylardır.

 

10 yıl süren uzun bir tutukluluk süresinden sonra serbest bırakılan Dreyfus, yazarın gayretleri sayesinde ülkedeki bazı değişimlerin fitilini de ateşleyen sembolik isimlerden birisi olmuştur.

 

Eserde görüleceği üzere daha 100 yıl öncesi Fransa’da yaşanan adaletsizliklerden açıkça bahsedilmektedir. Günümüzde de özellikle siyasi meselelerde medeni ve uygar denilen ülkelerin sıkça sınıfta kaldığı görülmektedir. Günümüzde aynı siyasi yapıların ise, İsrail’in işlediği savaş suçlarına hatta soykırım suçuna karşı herhangi bir tutum ve duruş sergilemedikleri görülmektedir. 100 yıl öncesine göre Avrupa’da değişen tek şey, artık İsrail yanlısı bir yapıya sahip olmaları denilebilir.

 

Askeri Mahkemelerin disiplin temelli oluşum anlayışlarına değinerek önemli değerlendirmeler gerçekleştiren yazar, disiplin ve emir komuta zincirinin olduğu bir birimde yargının tam manasıyla gerekli sorgulama ve soruşturmaları yapamayacağını iddia etmiştir. Ülkemizde özellikle, askeri vesayetin gücünün doruklarda olduğu dönemlerde, aynı şekilde askeri yapının ülkedeki adaletsiz uygulamalarına ve asılan başbakan vakasına kadar birçok trajedi gerçekleşmiştir.


Bu durumun düzelmesi ve tüm dünyanın gerçek manada koşulsuz şartsız adil olarak yönetilmesi için öncelikle insanların bu hususta bilinçlenmesi ve hak hukuk kavramları ile adalet mefhumlarının idrak edilebilmesi gerekmektedir. Yazarın  bu konuda eserde vermiş olduğu didaktik mesajlar oldukça mühimdir. Aksi takdirde, mahkemelerdeki hakimlerin hukuk tahsili, tek başına en temel unsurlarından birisi vicdan olan adaletin layıkıyla tesis edilmesini sağlayamayabilir.

 

Sonuç olarak eser, hem batının içinde bulunduğu bazı hipokrat ve sorunlu dönemlere ışık tutan hem de batıdaki Yahudi karşıtlığının geldiği noktalara dair önemli gözlemlerin yapılabileceği bir eser olarak incelenmesi gereken kitaplardan birisidir.

 

ALINTILARIM(*):

 

  1. Yargıç seçiminin her zaman olanaklı olduğundan söz bile etmiyorum. Askerlerin kanında bulunan üstün disiplin düşüncesi, doğruluk yetkesini saptırmaya yetmez mi? Disiplin demek boyun eğme demektir.

  2. Şeytan bildiğini yaparken, iki kurban, iki iyi insan, iki arı yürek işi Tanrı’ya bıraktı. Bir Fransız mahkemesi bir muhbirin bir tanığa herkesin önünde saldırmasına, onu işlenen tüm hatalardan suçlamasına izi verdikten sonra, bu tanık yüzleşmek ve kendini savunmak üzere salona alındığı zaman, kapalı oturuma geçti. Açıkça söylüyorum ki, bu da fazladan bir suçtur ve bu suç evrensel bilinci ayaklandıracaktır. Gerçekten de, askeri mahkemelerin çok tuhaf bir adalet anlayışı var.

  3. Gerçek su yüzüne çıkıyor ve hiçbir şey onu durduramayacak: Bir yanda, ışığın parlamasını istemeyen suçlular; öbür tarafta, ışığın parlaması için canlarını verecek doğrucular. Gerçek torağın altına kapatıldığı zaman, orada öyle bir toplanır öyle bir patlama gücü kazanır ki, patladığı gün her şeyi kendisiyle birlikte havaya uçurur. (Suçluyorum Eseri Alıntılar Sonu)

  4. Suçluyorum yayımlandığı zaman, kışkırtılmış kalabalıklar Zola’nın doruğunda bulunan ününden ve saygınlığından ancak rahatsız olurlar. Dalga dalga sokaklara dökülüp “Yok olsun Zola!” diye haykırır, açık mektubunun bulunduğu Aurore gazetelerini toplayıp yakarlar.

  5. Zola “Gerçeği gömmeniz boşuna, toprağın altında yol alıyor; bir gün, her yanda fışkıracak, öç bitkileri olarak açılacaktır.” (Çevirmenin Notları Sonu)

 

DEĞERLENDİRMELERİM:

 

Konu: Eserde, Yahudi bir subayın 1800lü yılların sonundaki Yahudi karşıtlığı sebebiyle tutuklanması neticesinde, ülkenin Cumhurbaşkanına Aurore gazetesinde yayımladığı bir mektubu konu edilmektedir.

 

Üslup: Mektup türünde olan ve dolayısıyla medya aracılığı ile de olsa bir muhatap için kaleme alınan yazıda, açık, net ve yalın bir dil tercih edilmiştir. Belirtilmek istenen hususlara teker teker yer verilmiştir. Bu yüzden okuyucusu için açıkça bir politik çağrı mahiyetinde olduğu da göze alınacak olursa belirlenen biçemin oldukça tesirli olduğu, mektubun yayımlandığı ve yargılama sürecinin sonrasında yaşananlar dikkate alındığında görülmektedir.

 

Özgünlük: Eser, türü itibariyle bu kategoride değerlendirilmeye alınmayacaktır.

 

Karakter: Eser, türü itibariyle bu kategoride değerlendirilmeye alınmayacaktır.

 

Akıcılık: Üslup bölümünde belirtilen hususlar dikkate alındığında, eserin akıcı bir anlatıma sahip olduğu aşikardır. Bununla birlikte, yazının türü ve içeriği uyarınca sürükleyici bir eser olmadığının belirtilmesi gerekmektedir. Ancak bu tür bir mektuptan sürükleyicilik unsurunun beklenmemesi gerektiği bütün okuyucuların malumudur.

 

Genel: Yukarıda belirtilen kriterler uyarınca 10 üzerinden gerçekleştirilen değerlendirmede:

 

Konu: 8

Üslup: 8,5

Akıcılık: 7

 

puanlarını alan eserin genel ortalaması ise, 7,8 puandır. Eserin türü dikkate alındığında, neredeyse 8 barajına ulaşmış olması tarihi olaylara meraklı olan okuyucular için kesinlikle incelenmesi gereken kitaplardan birisi olduğunu gözler önüne sermektedir.

 

(*) : Alıntılar başlığındaki bütün kısımlar:

SUÇLUYORUM

Yazar: Emile Zola

Yayınevi: Can Yayınları

Baskı: 20. Baskı – Ocak 2023

kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.

Kommentarer


bottom of page