YORUMLARIM:
Budizm’in mezheplerinden birisini anlatan dini kitaplardan olan Suttanipata'da Budizm incelenmekte ve onun öğretileri yeri geldiğinde hikaye yeri geldiğinde de öğütler şeklinde konu edilmektedir. Eserde, Budizm’in önderlerine yer verilmekte ve kutsal kişiliklerinin de kimi zaman diyaloglar aracılığı sayesinde okuyucu ile iletişim halinde olması sağlanmıştır. Diyalog şeklinde devam eden kısımlar yine eserin geri kalanı gibi hem didaktik hem de öğüt vericidir.
Bununla birlikte, 3 büyük dinden farklı olarak cinsel zevklerin daha doğrusu üremenin, et yeme gibi eylemlerin dahi kısıtlanarak insanın 5 duyusu ile algıladığı dünyadan kendisini soyutlaması ve bu güdülerine güvenmesinin kendisini Nirvana'ya ulaşmaktan alıkoyacağı birçok yerde farklı örneklerle belirtilmiştir.
Bilindiği üzere, Budizm, birçok yönden kendisini tamamen dinin etkisi içinde yaşamayı ve dünyevi haz ve alışkanlıklardan kurtulmayı öğütlemektedir. Kitaptaki öğretiler de bu unsurları doğrular mahiyettedir. Fakat, insanın yeri geldiğinde bitkin ve umursamaz bir şekilde mutlu olmasını da telkin eden eser, bir açıdan bakıldığında dünyadan kendisini soyutlayıp hiçbir beklentisi olmayan bireyler yaratmaya da elverişli bir inanış anlayışı sergilemektedir. Bu sebeple, Budizm öğretilerinin gerçek manası idrak edilmeden bu öğretilerin gereğinin yerine getirilmesi isabetli olmayacaktır. Kaldı ki, eserin bir mezhep kitabı olduğu da dikkate alındığında birtakım öğe ve unsurların da değiştirilmiş olma ihtimaline dikkat edilmeli ve detaylı bir Budizm araştırması akabinde farklı yorumlar ile okunan eser desteklenmelidir.
Belirtilen sebeplerle, kısa ve yalın olarak yukarıdaki gibi özetlemekle yetinsem de merak edenler ve araştırmak isteyenler için Budizm hakkındaki diğer kitapların da okunmasının gerekliliği aşinadır.
ALINTILAR(*):
Farklı coğrafi özelliklere sahip olan Asya Budizm’i Hint Budizm’inden biraz daha farklıdır. Hindistan'daki ilk dönemin ermiş kişisine arhat, ikinci döneminkine ise bodhisattva denir. Üçüncü dönemdeyse ermiş, evreni adeta kendi sihirli güçleriyle yöneten Siddha'dır.
Hint Budizmi 5 döneme ayrılır: 1 Buda’nın yaşamını ve ölümünden sonraki yılları kapsayan Erken Budizm, 2 Mezhep ayrılıklarını içeren ve sonradan Mahayanacılar tarafından Hinayana olarak adlandırılacak olan Nikaya Budizmi, 3 Erken Mahayana Budizmi, 4 Geç Mahayana Budizmi, 5 Ezoterik Budizm.
Budist düşünce sistemine göre, 4 soylu gerçek bu öğretinin çekirdeğini oluşturmaktadır. Bunlar: Dukkha (Acı, keder) - Samudya (Dukkha'nın kaynağı) - Nirodha (Dukkha'nın giderilmesi) - Magga (Dukkha'yı gideren yol)dır. Dukkha sözcüğü aynı anlamda sürekli olmayış, boşluk ve gerçekdışı anlamlarına da sahiptir. Sürekli olmayan şey keder verir. 3 çeşit dukkhadan söz edilir: Sıradan acılar, 2 değişimlerin yarattığı acılar, 3 bileşimlerden oluşan acılardır.
İkinci soylu gerçek olan Samudaya ise, yeniden doğumlara neden olan şey, tutku ve açgözlülüğe bağlı olan susuzluktur, yani cinsel zevklere duyulan susuzluk, var olma ve yaşama susuzluğu ve yok olma susuzluğunu kapsar.
Üçüncü soylu gerçek olan Nirodha ise, bir başka deyişle Nibbana'nın görülmesidir. Bu sözcük, Sanskrit söylenişi olan Nirvana biçiminde bilinir. Nirvanayı açıklamak zordur. Nirvana, sonsuzluğun sökülüp atılmasıdır. İsteğin, nefretin ve yanılgının sona erdirilmesidir. Maddeye ve insanlara duyulan her türlü bağlılıktan kurtulmuş olmaktır. Nirvanadan sonra gelen herhangi bir aşama ya da durum yoktur. Ölümden sonra erişilen bir aşama değil, yaşarken ulaşılan bir haldir.
Dördüncü soylu gerçek olan Magga ise, tüm aşırı uçların arasındaki orta yolu ifade etmektedir.
Anatta: Ruh yok demektir. Budizm’e göre ruh yoktur. Canlıların hiçbiri ruh taşımaz. Yeniden bedenlenme olayı ruha bağlı olarak gerçekleşmez (bu noktada Hinduizmden ayrı bir yeniden bedenlenme inancı gösterir.). Reenkarnasyon denen şey, başka benzer maddelerin sürekliliğidir. Dünya doğal fenomenler zincirinin ürünüdür.
Suttanipata, Budizm’in güney koluna, yani Theravada mezhebine ait bir kitaptır. Pali kutsal kitapları külliyatı içinde yer alır. (Giriş ve Sunuş Bölümünün Sonu)
Kalabalık düşkünü olan bir insan, geçici kurtuluşu bile elde edemez.
Bu dünyada eğlence ve zevk aramadan, kendini süslemekten kaçınarak ve gerçeği konuşarak kişi bir gergedan gibi yalnız dolaşmalı.
Şüphelerini yenmiş, acıdan kurtulmuş, Nibbana'da haz bulan, açgözlülüğü bırakmış, insanlara ve tanrılara yol gösteren kişiyi buddhalar (aydınlanmış, uyanmış, farkında olan kişi), Yolu kazanmış kişi olarak tanımlarlar. Bu dünyada Nibbana'yı en soylu şey olarak bilen ve Dhamma'yı (Kanun, erdem, öğreti, disiplin, töre, din gibi pek çok anlamı içeren bir sözcüktür.) açıklayıp etrafı aydınlatan, şüpheleri yenmiş ve şehveti kovmuş ermişe, bu ikinci tip Bhikkhuvaya (Budist keşiş, kadınlarına bhikkhuni denir.), Yol'u gösteren denir. Duyularını iyi kontrol eden, Dhamma'nın doğru yorumlanmış sözlerine göre Yol'da yaşayan, düşünceli ve doğru öğretiyi uygulayan üçüncü tip bhikkhuya Yol'da yaşayan denir.
Kimse doğrudan kast dışı olmaz, kimse doğuştan brahman olmaz; kişi yaptığı işlerden dolayı kast dışı olur, kişi yaptığı işlerden dolayı brahman olur.
Bu dünyada 5 duyu organı vardır; altıncısı da akıldır, derler. Bunlardaki istek yol edildiğinde kişi kederden de kurtulmuş olur.
İnanç bir insanın bu dünyadaki en büyük zenginliğidir. Dharma'yı (Dhamma ile aynı anlamda) izlemek insana mutluluk verir. Tat veren şeyler içinde en tatlısı Doğruluk'tur. Bilgelikle yaşanan yaşamın en iyisi olduğu söylenir.
Kişi uygun olanı yapar, üzerine yük alıp çabalarsa zenginlik kazanır. Doğrulukla ün, yardımseverlikle de dost sahibi olur.
Kafadaki boşlukta beyin vardır. Budala kişi cahilliğinden bedenin iyi bir şey olduğunu düşünür.
Bilge kişi duyu organlarını sakınarak dolaşır, duyularını zapt eder, doğru ve narin olandan zevk alarak Dhamma'da yerini alır, tüm bağlarını koparır ve acıyı geride bırakır, görülen ve işitilenlere yapışmaz.
Tutku ve nefretin nedeni bu bedendir, iğrenme, zevk alma ve korku bu bedenden doğarlar. Ortaya çıktıklarında, tıpkı çocukların kargaları kovalaması gibi, onlar da aklı taciz ederler. İstekten kök alırlar, sonra, tıpkı banyan ağacı filizleri gibi, kendiliklerinden gelişirler; her yerde tensel zevklerle bağlantılıdırlar, tıpkı ormanda her yere yayılan sarmaşık gibi.
Beş duyuya hitap eden güzel ve çekici nesneleri bırakıp inançla evini terk edersen acıya bir son verirsin.
Eğer bir kimse, rüzgarın bulut yığınlarını dağıttığı gibi kötülüğü dağıtamazsa tüm dünya karanlığa gömülür, seçkin insanlar bile parlamaz olur.
Bir kimsenin soyunu sorma davranışını sor. Doğrudur, ateş odundan çıkar; sağlam bir muni de, aşağı bir aileye ait olsa bile, alçakgönüllülüğüyle soylu olabilir.
Bütün zamanların ayırdında olan, Samsara'yı, canlıların ortaya çıkıp kaybolmalarını bilen, kirlilik ve kötülükten uzak, doğmak algısını yok etmiş kişiye Buddha denir. Tüm kötülüklerden kurtulmuş, lekesiz, sağlam akıllı, kendini biçimlendirmiş, Samsara'yı aşmış ve bağımsızlığına kavuşmuş kişiye brahman denir. Sakin, iyiyi ve kötüyü geride bırakmış, kirlilikten uzak, bu ve öteki dünyayı anlamış, doğum ve ölümü yenmiş kişiye samana denir. Bu dünyada hiçbir kötülük işlemeyen, tüm bağlardan vazgeçmiş ve kurtulmuş olanlar, hiçbir şeye bağlanmayanlar, işte böylelerine de naga denir. Tüm dünyada Dhamma'yı içsel ve dışsal olarak, adaletli ve adaletsiz biçimde kavramış olan, tanrılar ve insanlar tarafından saygı duyulan, bağlarını koparmış kişiye muni denir.
Her şeyin ardındaki gerçek nedeni gören bilge kişi eylemlerin sonuçlarını da görür; eylemin gerçekte ne olduğunu anla. Eylemle bu dünya var olur, eylemle insanlık var olur, arabanın dingil çivisi ile bağlı olması gibi canlılar da eyleme bağlıdırlar.
Kötü söz söyleyen ve kötü insanlar cehenneme giderler ve içlerinde alevli bir odun yığını olan demir bir kaba girecek, orada çok uzun bir süre boyunca yanacak, yukarı aşağı zıplayıp duracaklardır. Günah işleyenler hiç kuşkusuz irin ve kan içinde kaynayacaklardır; her nerede barınırlarsa barınsınlar bu karışımla tanışıp alçalacaklardır. Günah işleyenler hiç kuşkusuz kurtların yaşadığı suda kaynatılacaklardır; kenardan da çıkamazlar çünkü etrafı tamamen diktir.
Kişi çok az yemek yiyerek karnını boş tutmalıdır, çok az isteği olmalı, haris olmamalıdır. İsteği kendisi tarafından yenip bitirilmeden, isteksizce mutlu olmalıdır. Bilgelikle kendini meditasyona vererek zevki orman bölgelerinde aramalıdır.
Bu dünyadaki acıların kaynağını upadhilden alır, cahil kişi upadhi yaratır ve o budala acıya batar. O nedenle akıllı olun, doğumu ve acının kaynağını görerek upadhi yaratmayın.
Bir biçimi olan ve biçimi olmayan dünyada yaşayan varlıklar kesilişi bilmedikleri için yeniden doğuma maruz kalırlar. Fakat biçimleri tamamen kavrayanlar biçimi olmayan dünyalarda sağlam kalırlar, kesilişle özgürleşenler ölümü geride bırakırlar.
Aptalların zevk dediğine soylu kişiler acı der; aptalların acı dediğine ise soylu kişiler zevk derler. Bu cahilin kafasının karışacağı, anlamayacağı bir durumdur. Çünkü karanlıkla sarılmış olanlar karanlığı göremezler, iyi ise görünürdür, çünkü ışıkla çevrilidir. Onlar Dhamma yoluyla cehalet yolunu ayırt edemezler. Varlığın tutkularına yenilenler, varlık nehrine kapılıp gidenler, Mara ülkesine girenler için bu Dhamma doğru bir şekilde anlaşılamaz.
Değerli şeyler hasetle birlikte tartışma ve mücadele, keder ve ağlamayı doğuruyor. Kendini beğenme ve kibir iftira ile birliktedir, tartışma ve mücadele hasetle birliktedir, kavgalardan iftira çıkar.
Bir brahman zamana ve sayıya kapılmaz, felsefi görüşleri izlemez, bilgiye dost olmaz. Halk içinde doğan görüşleri delerek başkalarının edindiği bilgiden farklı olanı kavrar. Önceden edindiği tutkuları bırakır, yenilerini kazanmaz, isteklerine göre yaşamaz, dogmatik olmaz, görüşlerden uzak durur, akıllı olur, bu dünyaya bağlanmaz, kendini ayıplamaz. Bütün öğretilerden, görülen, işitilen, düşünülen her şeyden uzak olan kişiye muni denir.
DEĞERLENDİRMELERİM:
Konu: Budizm’in mezhebine dair öğreti ve diyaloglardan oluşan eserdir.
Üslup: Genellikle didaktik formda doğrudan okuyucuya hitap eden bir üslup kullanılmıştır. İfadeler sade ve yalın olmakla birlikte anlaşılması güçlük içeren cümlelerin bulunması okuyucuların aklında birtakım yerlerde soru işaretleri bırakmaktadır. Ancak bütün dini kitaplarda olduğu bazı yerlerin tefsire açık olması sebebiyle bu hususun çok da olumsuz değerlendirilmesi doğru olmayacaktır.
Özgünlük: Eserin mahiyeti gereği bu yönden değerlendirme gerçekleştirilmeyecektir.
Karakter: Karakterler, Budizm'in dini önderleri ve temel kişilikleridir. Bu yüzden bu kriter bakımından da değerlendirme yapılması doğru olmayacaktır.
Akıcılık: Üslup sade ve yalın olmasının yanında eserdeki başlıklar aynı zamanda numaralı şekilde sıralandırılmış bu yüzden takip etmesi kolay bir yapı meydana gelmiştir. Fakat üslup konusunda belirtilen anlaşılamama hususu akıcılık unsuruna olumsuz bir etki yapmaktadır.
Genel: Belirtilen hususlar dikkate alındığında ve kitabın dini niteliği göz önüne alındığında bu esere puan vermek isabetli olmayacaktır. Ancak eser, Budizm'e dair merak ettikleri ve araştırmak istedikleri olan okuyucular için hem tarihçesi açısından hem de genel öğretileri gözlemlemek amacıyla iyi bir başlangıç kitabı olma niteliği taşımaktadır.
(*) : Alıntılar başlığındaki bütün kısımlar:
SUTTANİPATA
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Baskı: 1. Baskı – Ağustos 2019
kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.
Comments