top of page

YAHUDİ DEVLETİ – THEODOR HERZL


Theodor Herzl
Yahudi Devleti

YORUMLARIM:


Yazar ve gazeteci Theodor Herzl tarafından kaleme alınan eserde, Filistin topraklarında kurulması planlanan bir Yahudi devleti fikrinin ilk temelleri ve bu süreçte yapılması gereken organizasyonel çalışmalar konu edilmektedir.


Osmanlı İmparatorluğunun son zamanlarında Sultan II. Abdülhamit ile görüşme gerçekleştiren kitabın yazarı Herzl, padişahımızdan Filistin topraklarını çok yüksek bir meblağ karşılığında talep etmiştir. Ancak Abdülhamit Han, bu teklifi net bir şekilde reddetmiştir. Ardından 1896 yılında bu eserin ilk taslağı olarak hazırlanmış olan Yahudi devlet projesini Rothschild ailesine göndermiş ve onlardan destek istemiştir.


Eserde, kurulması planlanan devletin öncesinde bir Yahudi Derneği (ya da dernekleri) ve Yahudi Şirketlerinin oluşturularak desteklenmesi, devletin temellerinin atılmasına dair hazırlıkların başlatılması gerektiği ifade edilmiştir. Kaldı ki, 1. Dünya Savaşından hemen sonra çevirmenin önsöz kısmındaki alıntılarında da görüleceği üzere, Yahudilerin oldukça büyük şirketlerin sahipleri haline geldikleri görülmektedir. Şirketin özellikle Londra’da merkezini kurması ifade edilmekle birlikte birincil yatırımcının projeyi desteklemeye karar veren Rothschild olduğu anlaşılmaktadır.


Yahudileri bir ırk olarak gören yazar, diğer Yahudilerde olan genel birtakım sözde üst insan tasvirlerine de yer vererek, Yahudilerin alt sınıf insanları,üst sınıfa hizmet ve üretim bandında çalıştırılması gereken popülasyon olarak gördükleri açıkça hissedilmektedir.


Eserde, insanların ve toplumların sahip oldukları bölgelerden uzaklaştırılamayacağı söylenmektedir. Buna karşın, Filistin toprağındaki insanların yerlerine sahip çıkmayı açıkça hakları olarak görmeleri de, Filistin ve Arap insanının önceki paragrafta belirtildiği gibi kendi şartlarında eş görülmeyen bir sınıf olarak telakki edilmesinden kaynaklanmaktadır.


Yahudilerin bulundukları bölgelerde az maliyetlerle hayatta kalmalarını ve ticaret hayatında biriktirip yatırım yaparak zenginleşen bir anlayışa sahip oldukları ne kadar ifade edilse de, bu anlayışın temeline ilişkin ipuçları verilmemektedir.


Günümüzde, alıntılarda da ifade edildiği gibi, Filistin toprağındaki belirli yerler ele geçirildiğinde yapılması gereken doğal kaynak araştırmalarının yapıldığı ve bu sebeple özellikle Gazze’den Filistin halkı çıkarılmadan bunların işlenmeyip saldırıların başlatılmış olması muhtemel gözükmektedir. Çünkü Gazze bölgesindeki doğal kaynakların tespitinin İngiliz şirket BP’nin 2003 yılında yaptığı tetkiklerden beri bilindiği açıklanmıştır. Buna karşın, İsrail’in bütün kaynakları tek başına elde etmek için şu ana kadar herhangi bir rafineri kurmadığı açıkça görülmektedir.


Belirtilen hususlara ek olarak; eserde, Yahudilerin yaklaşık 150 yıl öncesinden hayallerini kurmayı hedefledikleri devletin, kurulması için her alt yapının önceden hazırlandığı, ABD’nin ve AB’nin günümüzdeki koşulsuz İsrail desteği ile açıkça görülüyor. Birbirlerine olan tutuculukları neticesinde dünyanın önemli mevkilerine hangi ülkede olursa olsun gelmeyi başaran Yahudiler, bu koltuklara geldikten sonra doğru zamanı bekleyerek en sert hamleleri yaparken özellikle batı devletlerinin kendilerine desteğini teminat altına almayı başarmış gözüküyor.


Yahudilere yapılan ayrımcılıklara çokça değinen yazar, onların düşünüldüğü gibi insanlar olmadığını ifade etse de, günümüzde Gazze’de ve 40 yıldır Filistin’de yapılan sistematik soykırımın sonuçları şu anda açıkça dünyanın gözü önünde Yahudi devletinin saçtığı dehşeti gösteriyor.


Görüleceği üzere, Yahudilerin hem hayata bakış açılarına hem de günümüzde İsrail olarak adlandırılan devletin temellerinin atılması sürecindeki fikir babasının düşüncelerine net şekilde yer verilen eser, günümüzde yaşanan insanlık dramının arka planını ve tarihçesini merak eden okuyucular için önemli bir mihenk taşı mahiyetini taşıyor.


Sonuç olarak eser, sistematik olarak Filistin halkına yapılan zulmün tarihçesini ve gerekçesini daha iyi idrak etmek isteyen okuyucular için kesinlikle okunması gereken kitaplar arasında değerlendirilmesi gerekiyor.


ALINTILAR(*):


1. 1891’den 1895’e kadar Herzl Viyana gazetesinin Paris muhabiri olarak çalışır ve Dreyfus Davasında muhabir olarak bulunur. Bu olaya tanık olduktan sonra, Yahudi meselesinin ancak anavatanında Yahudi bir ülkenin kurulmasıyla çözülebileceğine inanır ve Herzl, bu projesini tartışmak üzere Barın Hirsch ile görüşmek ister. Ancak, Baron’u ikna edemediği için düşündüklerini 65 sayfalık bir makalede açıklar ve bunu Rothschildlere gönderir. Gönderilen çalışma, kitabın taslağını oluşturmuştur.

2. Gog “Yahudiler zannedersem Davut zamanında bile barbarların anladığı manada kahraman olmuş değillerdir, fakat bütün milletler arasında ilk defa, insanın hakiki kıymetinin, benzerlerini öldürmekten ziyade zekasını kullanmakta olduğunu anlamışlardır. Ayaklar altında çiğnenen, suratına tükürülen Yahudi, düşmanlarından intikam almak için ne yapabilirdi? Goyimlerin ideallerini alçaltmak, kıymetten düşürmek, içyüzünü meydana vurmak ve Hıristiyanlığın ayakta durabilmek iddiasıyla dayandığı kıymetleri mahvetmek!

3. Din ile mezhep farkları ile birlikte, milliyetçilik, batı Avrupa dışındaki toplumları parçalayıp yönetmenin yöntemi olmuştur: “böl ve yönet” yöntemi. Kavmi milliyetçiliğin ideolojileştirilmiş iki ucu, milli toplumculuk ile Siyonculuk doğal sonuçlardır. Bunu, Germen ile İsrail toplumlarının dışına taşınması, özellikle de Müslüman aleme ekilmesi doğal olmayan sonuçlar yaratmıştır. Arap ile Türk milliyetçilikleri, bu doğal olmayan duruma örnek teşkil ederler.

4. Bu kitaptan bir yıl önce Herzl Sultan II. Abdülhamit’ten büyük bir meblağ teklif ederek Filistin’i istemişti. Bu kitap yazıldığı sıralarda, Herzl Birinci Dünya Siyonist Kongresine başkanlık yapıyor ve Kongre’den beş yıl sonra Filistin’e ilk göçler gerçekleşiyor. Herzl, yaşadığı sıralarda Yahudiler ABD’de yaşayan halklar arasında en yoksul grup. Fakat Birinci Dünya Savaşı ve kaosunu takip eden dönem içinde, spekülasyonlar dahilinde sigorta ve emlak krallarına, dünyanın en zengin insanlarına dönüşüyor Yahudiler; tıpkı Herzl’in tarif ettiği gibi. Elbette bir kahin değil Herzl; disiplinli, sistemli, bütün Yahudiler gibi yeryüzünü ve onun insanlarını tanıyan bir Yahudi. (Önsöz ve Yazarın Hayatı Bölümlerine ilişkin Alıntılar Kısmının Sonu)

5. Yahudi meselesi ulusal bir meseledir ve bu sorunu gidermek için büyük milletler tarafından düzenlenmiş bir konsey dahilinde tartışılarak, bunun bir dünya meselesi haline dönüştürülmesi gerekir.

6. Akıl ve sermaye açısından zengin olan Yahudiler, zaman içinde, ırklarına karşı aidiyet hissini kaybettiler. Her nerede olursa olsun siyasi açıdan yakaladığımız refah düzeyi zaman içinde kaybolduğunda çevremizdekiler tarafından asimile edildik.

7. Hiç kimse, hiçbir insan zengin ve güçlü olsa da, hiçbir ulusu alıştığı ortamından alıp başka bir ortama yerleştiremez. Herhangi bir devlet ülküsü tek başına, bunun gerçekleşmesi için yeterince güçlü olabilir. “Gelecek yıl Kudüs’te” bizim eski deyimimizdi. Artık, bu rüyanın yaşayan bir gerçeğe dönüşmesinin gösterisi meselemiz oldu.

8. Kazandığımız haklardan sadece daha iyisi ile karşılaştığımızda vazgeçmeliyiz. Sevdiğimiz geleneklerimizden vazgeçmeyip, vazgeçtiklerimizi tekrar bulup yaşamalıyız.

9. Dreyfus davasında, kanundan önceki eşitlikler pratik olarak ölü bir mektuba dönüştüğü için, Yahudiler itidalli bir şekilde hem orduda hem de özel ve kamu kuruluşlarında yüksek mevkilerde bulunmaktan men edildiler. Üstüne üstlük, iş hayatından da “Yahudilerden alışveriş yapma” sözüyle tecritle karşılaştılar.

10. Dünyanın bir parçasının üzerinde egemenliği bize bahşedilen bir ulusun ihtiyaçlarını karşılayacak kadar geniş olan topraklardan çıkarıldık; biz de dünyanın geri kalanını kendimiz için yönetelim ya da aynı genişlikte ve yeterlilikte başka topraklar bulalım!

11. Plan tasarım aşamasında oldukça basit, ama yerine getirme aşamasında oldukça karmaşık ve ancak iki kurum vasıtasıyla hayata geçirilebilir: Yahudi Derneği ve Yahudi Şirketi. Yahudi Derneği, siyasetin ve bilimin ilgi alanları üzerinde çalışacak ki, Yahudi Şirketi de daha sonra uygulamaya geçebilsin. Yahudi Şirketi, önce dağılmış olan Yahudilerin iş alanlarının tasfiye temsilcisi olup daha sonra yeni ülkede ticareti organize edecek.

12. Artık geriye düşünmek için iki vatan kalıyor: Filistin mi? Arjantin mi? Hatalı bir ilke olan Yahudilerin derece derece farklılaştırıp süzülmesi ilkesine dayanmasına karşın, her iki ülke de sömürgecilikte önemli tecrübelere sahip. Bu tür bir süzülme kötü bir sona doğru gider. Yerli halk kendisini tehdit edildiğini zannettiğinde ve hükümeti Yahudileri daha fazla içeriye akmaması konusunda baskı yaptığında, bu süzülme ancak tehlikeli bir ana kadar devam eder. Göçü devam ettirebilmek için egemenlik hakkına sahip olmadıkça, göç, sonuç olarak çok da anlamlı olmayacak. Yahudi Derneği, eğer olanı dostane bir şekilde öne sürüp samimiyetini ispat ederse, toprağın yeni sahiplerine karşı Avrupalı güçlerin himayesini alarak görüşmeye başlayacak. Toprak sahiplerine, borçlarının bir kısmını ödeyerek daha iyi seyahatler için geniş yollar inşa ederek ve bizim orada kalmamızı değerli kılan birçok iş yaparak büyük avantajlar sağlayabiliriz.

13. Filistin bizim her zaman hatırlayacağımız tarihi evimiz. Filistin ismi halkımıza olağanüstü bir kuvvetle çekici görünebilir. Eğer Sultan Hazretleri bize Filistin’i verseydi, biz Türkiye’nin bütün maliyesini yeni baştan düzenleme görevini üstlenebilirdik. Biz Türkiye’de Asya’dan gelen barbarlığa karşı koyan bir sınır karakolu, bir kale oluşturabilirdik.

14. Avrupa demiryollarının inşaatının çok erken dönemlerinde, tren inşaatının düz bir çizgi halinde yapılmasını ve daha da ilginç olanı, trenin kendisini çok aptalca ve gereksiz bulduğunu söyleyen bazı cevval insanlar, “Aptalca, çünkü posta vagonlarını dolduracak kadar yolcu bile yok” diye mazeret getiriyorlardı. Şu an bize tartışılması su götürmeyen gerçeği, yolcuların tren yolu değil, tren yolunun yolcu üreteceğini, trenlerin potansiyel bir para kasası gerçeğini kavrayamamışlardı.

15. Yahudi Şirketi, İngiliz yargısına bağlı, İngiliz yasaları çerçevesinde ve İngiltere’nin koruması altında ek bir şirket olarak kurulacak. Ana merkezi Londra olacak. Şirket, geçiş süreci karakterini taşıyan bir organizasyondur ve Yahudi Derneğinden ayrı tutulması gereken ticari bir girişimdir.

16. Sağlıklı bir insan yoğun bir şekilde günde 3,5 saat çalışabilir. Ailesine, dinlenmeye ve diğer meşguliyetlere ayırdığı aynı uzunlukta bir zaman aralığından sonra tekrar tamamıyla dinlenmiş olarak işe koyulabilir. Böyle yaşayan her işçi harika şeyler yapabilir. Günde 7 saat, böylece ek işle on dört saati içerir ve bir günü bundan daha fazla hiçbir şey verimli kılamaz.

17. Eğer bir Yahudi, kendi işini satamazsa ya da onu bir vekile emanet ederse ya da idari müdahaleden vazgeçerse, olduğu yerde kalmalıdır.

18. Y ve oğlu limitet sorumlulukta ortaklık oluşturan kendi işçilerinin kolektif birliğine girişimlerini satabilir ve belki de hisselerini kendi hesabına geçirmeyen Devlet hazinesinin yardımıyla gerekli meblağı ödeyebilir. İşçiler, hem hükümete hem de Yahudi Şirketine olan borçlarını aşama aşama tamamıyla ödeyebilir ya da hatta Y ve Oğlu bile bu ödemede onlara yardımcı olabilir.

19. Nakliyenin kontrolüne birçok yerde Yahudiler sahip ve nakliye işi şirket tarafından hissedilen ilk gereksinim ve ilk tasfiye edilecek iş olacak.

20. Akıllı insanlarımıza onların yapacağı her şeyi söylemek onları küçük düşürebilir.

21. Yahudilerin tutumlu ve bulunduğu yere kolaylıkla intibak (uyum) sağlayan bir yaradılışı vardır ve herhangi bir vasat ortamda hayatlarını kazanabilecek niteliğe sahiptir. Bu yüzden, şu anda seyyar satıcıların bile tamamıyla pes etmesine neden lan kazançsız küçük ticaret Yahudilere yetebilmektedir.

22. Toprağı elde eder etmez, hemen oraya içinde oranın ilk sahibi olan Derneğin, Şirketin ve yerel grupların temsilcileriyle dolu bir gemi göndermeliyiz. Bu adamların yapacakları üç görev var: -Ülkedeki bütün doğal kaynakların tam bir bilimsel araştırması, -Sıkı bir şekilde merkezileşmiş yönetimin organizasyonu, - Toprağın paylaşımı. Geriye açıklanması gereken tek şey kalıyor,, o da yerel grupların toprak dağılımına göre nasıl yer alacağı. Araziler, eyaletlerde ve şehirlerde bu sorun açık artırmalarla, ama para ödeyerek değil, çalışma miktarına göre satılacak.

23. Hükümdarın faydalı katkısı olmayan bir demokrasi değerli ya da değersiz olmaktan uzaktır ve Parlamentolarda boş tartışmalarla meşgul olur ve profesyonel siyasetçiler denilen insanların münasebetsiz sınıfını üretir.

24. Artık bir teokrasiye sahip olmayı sona mı erdirmeliyiz? Kesinlikle ve içtenlikle hayır! İnanç bizi bir arada tutuyor, bilgi bizi özgür kılıyor. Bu yüzden, din adamlarımızın bir kısmı üzerinde öncekilerden gelen herhangi bir teokratik eğilimi muhafaza etmeliyiz.

25. Bizim bir bayrağımız yok ve bir tane bayrağa ihtiyacımız var. Ben, yedi altın yıldızlı bir bayrak öneriyorum. Beyaz zemin yeni hayatımızın saflığını, temizliğini sembolize edecek ve yedi yıldız da iş gücümüzün yedi altın saatini temsil edecek.

26. Evrensel kardeşlik güzel bir rüya bile değil. Düşmanlık ve beslenen kin, insanın en büyük çabalarının temelidir. Fakat Yahudiler, memleketlerine kavuştuktan sonra muhtemelen fazla düşmana sahip olmayacaklar. Geride kalanlara gelince, başarı onları zayıf düşürüp iyice güçsüzleştirdiği için çok geçmeden hep birlikte ortadan kaybolacaklardır.

27. Bütün doğu medeniyeti çökmedikçe, diaspora yeniden doğamaz ve böylesi bir neticeden de aptallar hariç, kimse korkmaz.

28. Öncelikle insanların zihinlerini aydınlatacak fikirler bulmalıyız; bulduğumuz fikirler insanlarımızın oturdukları koca yarıklar açılmış evlerinin deliklerinden kendilerine yol yapıp içeriye girmeli. Işık odalara dağıldıkça herkes derin uykusundan uyanacak ve ışığın yüzlere vurmasıyla herkesin hayatı anlam kazanacak. Hareketin anlam kazanması ve hedefine ulaşması için herkesin tek başına, şapkasını önüne koyup düşünmeye ihtiyacı var.


DEĞERLENDİRME:


Eser, edebi bir eser olmadığından klasik bir değerlendirme yapılmayacaktır.


Kitabın, yüz binlerce insanın hayatını insanlık dışı yöntemler ile kaybetmesinin temellerinin atıldığı bir kitap olarak değerlendirilip, hangi dinden olursa olsun herkesin okuyup ders alması gereken bir eser olarak telakki edilmesi gerekiyor.


(*) : Alıntılar başlığındaki bütün kısımlar:

YAHUDİ DEVLETİ

Yazar: Theodor Herzl

Yayınevi: Ataç Yayınları

Baskı: 9. Baskı – Mart 2022

kapakta kullanılan fotoğraftaki kitaptan alıntı olarak kullanılmıştır.

Comments


bottom of page